Hafata içinde dünyanın önde gelen enerji aktarım ve dağıtım şirketlerinden Areva T&D Division’ın Türkiye’ye 105 milyon dolarlık yatırım yapacağını duyuran Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Alpaslan Korkmaz, bu kez ismini açıklamadığı dünya devi bir şirketin önemli merkezini Türkiye’ye taşıyacağını açıkladı.
Korkmaz, "Dünyanın en büyük 50 şirketinden birinin 17 milyar dolar cirolu Doğu Avrupa, Rusya, Orta Asya, Kafkaslar, Orta Doğu ve tüm Afrika merkezini Türkiye’ye taşıyacağını" bildirdi. Korkmaz, yaptığı açıklamada, "Hepsi üst düzey yönetici olmak üzere Türkiye’de sıfırdan 300 kişilik istihdam yaratacak bu şirketi şu anda açıklayamıyorum. 13 Haziran’da duyurusunu yapacağız" dedi.
İkiye bölünecek
Alpaslan Korkmaz, söz konusu şirketin yeni küresel yapılanması çerçevesinde halen Londra’da bulunan Avrupa merkezinin ikiye bölüneceğini ve sadece Batı Avrupa pazarının Londra’dan yönetilmeye devam edeceğini anlattı. Korkmaz, "Bu niçin önemli? Çünkü bu sektörde Türk yöneticiler tecrübe kazanacaklar ve zamanla bu şirketin dünyadaki farklı birimlerinde görevlendirilecekler" diye konuştu.
Türkiye’nin lobisi
Korkmaz, "Dolayısıyla şirket stratejik kararlar alacağı zaman eğer Türkiye radarda bir şekilde gözükecekse Türk yöneticisi Türkiye’nin menfaatini düşünecektir. Coco-Cola’da bunun örneğini yaşıyoruz. Hem Türkiye’de istihdam yaratıyoruz hem Türkiye’nin yarınki lobisinin temellerini atıyoruz" dedi. Korkmaz, bölgesel merkezini Türkiye’ye taşıyacak şirketin küresel bir dev olduğunu, bilişim şirketi olmadığını ve farklı sektörlerde birçok iştirakinin bulunduğunu ifade etti.
ATO RAPORU: "GSYİH'DEKİ BÜYÜME TÜKETİM ARTIŞINDAN KAYNAKLANIYOR"
|
|
Ankara Ticaret Ordası(ATO)'nın Yaptığı Bir Araştırmaya Göre, Türkiye'de Milli Gelirdeki Büyüme Tüketim Harcamalarındaki Artışla Gerçekleşti, Tüketimdeki Artışın Kaynağını İse Borçlanma Oluşturdu. Türkiye'de Gayri Safi Yurt İçi Hasıla(gsyih)'nın Yüzde 71'i
|
Ankara Ticaret Ordası(ATO)'nın yaptığı bir araştırmaya göre, Türkiye'de milli gelirdeki büyüme tüketim harcamalarındaki artışla gerçekleşti, tüketimdeki artışın kaynağını ise borçlanma oluşturdu. Türkiye'de Gayri Safi Yurt İçi Hasıla(GSYİH)'nın yüzde 71'i
hanelerin tüketim harcamalarından oluştu. Bu oran Avrupa ortalaması olan yüzde 57 ile dünya ortalaması olan yüzde 61'in üzerinde.
Ankara Ticaret Odası'nın(ATO), Dünya Bankası, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (EUROSTAT), Merkez Bankası ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden derlediği bilgiye göre, IMF'ye verdiği tahahhütler nedeniyle, başta maaşlar olmak üzere sağlık ve eğitim harcamalarını kısan Türkiye'de büyüme, yatırımlar yerine hanelerin tüketim harcamalarıyla sağlandı. Hanelerin tüketim amacıyla bankalardan aldıkları kredi 2007 yılı sonunda bir önceki yıla oranla yüzde 42.6 artış gösterdi.
HANELER HARCADI, MİLLİ GELİR ARTTI
2007 yılı, harcamalar yöntemiyle Gayi Safi Yurtiçi Hasıla gelişme hızlarına bakıldığında, milli gelir yüzde 4.5 büyürken, hane halklarının tüketimi yüzde 4.6 ile milli gelirin üzerinde bir artış gösterdi. Devletin tüm tüketim harcamalarındaki artışın yüzde 2.8 olduğu 2007 yılında, maaş ve ücretlerdeki artış yüzde 1.1, yatırımlardaki artış yüzde 3.3 oldu. 2007 yılında 605 milyar YTL tüketim gerçekleştiren haneler, yaptıkları bu tüketimle büyümeye 3.2 puanla en büyük katkıyı sağladılar.
Türkiye'de gerçekleşen hanehalkı tüketim harcamalarının milli gelir içinideki payı dünya ve Avrupa ortalamalarının üzerinde. Türkiye'de yaratılan Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın yüzde 71'i hanehalkının tüketimiyle oluşurken, bu oran Avrupa ortalaması olan yüzde 57 ile dünya ortalaması olan yüzde 61'in üzerinde. Ülkelerde kişi başına gelir yükseldikçe, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'da hanehalkı harcamalarının payı düşüyor. Hane halkları harcamalarından artan gelirlerini tasarruf gibi amaçlarla değerlendirebiliyor. Kişi başına gelirleri düşük ülkelerde ise, gelirlerin önemli bölümü harcamaları karşılamaya ancak yetiyor. Bu nedenle de Gayri Safi Yurtiçi Hasılada hanehalkı harcamalarının payı yükseliyor.
KAĞIT ÜZERİNDE ZENGİN TÜRKİYE, HARCAMA İTİBARİYLE FAKİR
Dünya Bankası verilerine göre, Türkiye kişi başına düşen 9 bin 333 dolarlık milli gelir ile üst orta gelir grubu içinde yer almasına rağmen, milli gelir içindeki hanehalkı tüketiminin payı, düşük gelirli ülkelere benziyor. Düşük gelir sınıflandırmasına dahil olan çeşitli ülkelerde hane halkı tüketiminin GSYİH'daki payları şöyle: "Afganistan'da yüzde 110, Gambiya'da yüzde 96, Etyopya'da yüzde 94, Haiti ve Burundi'de yüzde 91, Ruanda, Sierra Leone ve Togo'da yüzde 85, Senegal'de yüzde 80, Gana'da yüzde 79, Benin ve Madagaskar'da yüzde 78, Uganda ve Burkina Faso'da yüzde 77, Bangladeş'te yüzde 76, Mali'de yüzde 75, Kenya'da yüzde 74, Zimbabwe'de yüzde 72."
Türkiye'nin de dahil olduğu üst orta gelir grubunda, Macaristan, Polonya, Litvanya, Letonya, Slovakya, Kazakistan, Rusya Federasyonu gibi bir kısmı AB üyesi ülkeler yer alıyor. Kişi başına geliri 3 bin 596 dolar ile 11 bin 115 dolar arasında değişen bu ülkelerde, hanelerin tüketim harcamalarının milli gelir içindeki payı ortalama yüzde 63 ile Türkiye'den düşük seviyede. Hanelerin tüketim harcamalarının milli gelir içindeki payı Macaristan'da yüzde 64, Polonya'da yüzde 62, Litvanya'da yüzde 65, Letonya'da yüzde 65, Slovakya'da yüzde 57, Kazakistan'da yüzde 46, Rusya Federasyonu'nda yüzde 50 düzeyinde.
ZENGİNLER TASARRUFA KAYNAK AYIRABİLİYOR
Kişi başına geliri 11 bin 116 doların üzerinde olan üst gelir grubuna dahil ülkelerde, vatandaşların harcamalarına gelirinin bir kısmı yeterken, kalan kısmı da yatırımlara kaynak olarak ayrılabiliyor. 2007 Dünya Gelişmişlik Göstergelerine göre en yüksek kişi başı gelire sahip Lüksemburg'da milli gelirin sadece yüzde 36'sı haneler tarafından harcanıyor. Hane halkları, gıda, giyim, konut, enerji, ev eşyaları, ulaştırma, haberleşme, eğitim, sağlık gibi satın aldığı tüm mal ve hizmetleri kapsayan tüketim harcamaları yaparak GSYİH'da büyümeye katkı sağlarken, bu harcamaları da borçlanarak yaptı. 2007 yılı sonunda, bir önceki yıla göre tüketim harcamaları cari fiyatlarla yüzde 13.2 artan hanehalklarının kullandıkları kredi miktarı da bir önceki yıla göre yüzde 42.6 artış gösterdi. Hane halkları 2006 yılı sonunda bankalardan ve finansman şirketlerinden aldıkları, konut kredisi hariç bireysel kredi miktarı 27.8 milyar YTL iken, 2007 yılı sonunda bu rakam 39.6 milyar YTL'ye ulaştı.
Hanelerin tüketimleri için bankalara borçlanmaları 2007 yılında da büyük bir hızla artarken, en yüksek artış yüzde 65.6 ile dayanıklı tüketim malları, mesleki amaç, eğitim, tatil gibi amaçlarla kullanılan ihtiyaç kredilerinde yaşandı. 2006 yılında haneler ihtiyaçları için 17.6 milyar YTL kullanırken, 2007 yılında bu rakam 11.5 milyar YTL artarak 29.2 milyar YTL'ye ulaştı. Böylelikle, tüketim amacıyla alınan kredilerin dörtte üçünü yani yüzde 75'ini ihtiyaç kredileri oluşturdu. Bu oran 2006 yılında yüzde
63.3 idi.
ATO Başkanı Sinan Aygün, GSYİH artışına en büyük katkıyı hanehalkı harcamalarının yapmasının ekonomideki sıkıntıları da gün ışığına çıkardığını belirterek, şöyle konuştu: "Tüketim harcamalarına dayalı büyüme sürdürülebilir bir büyüme değildir. Zaten haneler bankalara, özel sektör de yurtdışına borçlanıyor. Borç yiyen kesesinden yer. Bu borçlar elbettte ödenecek. Ödemeler sırasında harcamalar da düşecek, bu da ister istemez büyümeye olumsuz bir şekilde yansıyacak. Düşük tasarruf oranının, düşük kur politikasıyla birleştiği ekonomide zaten sağlıklı büyümeden söz etmek mümkün olmaz."
(Cihan Haber Ajansı) 25.05.2008 11:56 [1369596
|
BTC SAYESİNDE 2 MİLYAR DOLAR KAYNAK SAĞLANDI
|
|
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Güler, Btc Ham Petrol Boru Hattı ile Ülke Ekonomisine 2 Milyar Dolar Kaynak Aktarıldığını, Şimdi Sırada Samsun -Ceyhan ve Nabucco Projelerinin Bulunduğunu' Bildirdi.
|
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, "Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Ham Petrol Boru Hattı ile ülke ekonomisine 2 milyar dolar kaynak aktarıldığını, şimdi sırada Samsun-Ceyhan ve Nabucco Projelerinin bulunduğunu" bildirdi.
Rüya gibi bir proje
Adana’da, BTC Ceyhan Terminali’ne giderek, Botaş yetkililerinden yüklemelerle ilgili bilgi alan Güler, terminalde yükleme yapılan Yunan Bandralı CE-MERAPİ adlı tankerde incelemelerde bulundu. Güler, "şu anda 480’inci tankere yükleme yapıldığını, boru hattından bugüne kadar dost ve kardeş ülke Azerbaycan’ın 378 milyon varil petrolünün dünya pazarlarına gönderildiğini" söylerken, "Rüya gibi görülen bir projeyi hayata geçirmenin haklı gururunu yaşıyoruz.
Miktar artırılacak
BTC sayesinde ülkemiz ekonomisine 2 milyar dolar kaynak aktarıldı, şimdi sırada Samsun-Ceyhan ve Nabucco projesi var. Bildiğiniz gibi iki gün önce Avusturya Cumhurbaşkanı ile bu konuda görüşmeler yapıldı. Önümüzdeki ay hem miktar hem de tarife konularına netlik kazandıracağız" dedi. Güler, BTC’nin kapasite artırımına yönelik çalışmaların da sürdüğünü belirterek, kademeli olarak önce 1 milyon 200 bin varile, daha sonra günlük kapasitenin 1 milyon 600 bin varile ulaşacağını ifade etti. Güler, bölge halkının da yapılan yatırımların faydasını zamanla daha fazla hissedeceğini de sözlerine ekledi.
İZMİR INELEX 2008 FUARI VE SEMPOZYUMU SİNERJİ OLUŞTURDU
|
|
Efor Fuarcılık Tarafından Düzenlenen Inelex 2008 Fuarı ile Elektrik ve Makine Mühendisleri Odaları İşbirliğiyle Organize Edilen "İzmir 2. Asansör Sempozyumu" İçin Dünyanın Dört Bir Yanından İzmir'e Sektörün Değişen Yüzünü Görmek İçin Gelen Profesyoneller, Son Teknolojiyi Dokunma Mesafesinde İncelerken, Gelişmeler Konusundaki Bilgilerini Sempozyumda Güncelledi.
|
Efor Fuarcılık tarafından düzenlenen INELEX 2008 Fuarı ile Elektrik ve Makine Mühendisleri Odaları işbirliğiyle organize edilen "İzmir 2. Asansör Sempozyumu" için dünyanın dört bir yanından İzmir'e sektörün değişen yüzünü görmek için gelen profesyoneller, son teknolojiyi dokunma mesafesinde incelerken, gelişmeler konusundaki bilgilerini sempozyumda güncelledi.
INELEX 2008 6. Asansör ve Asansör Teknolojileri Fuarı kapsamında 'İzmir 2. Asansör Sempozyumu' İzmir Kültürpak Uluslararası Fuar Alanı'nda başladı. Asansör fuarına katılan 102 kurumsal firma Yerli imalatın geldiği son noktayı açtığı standlarda sergiledi. Dünyanın dört bir yanından gelen yabancı müşteriler ile Türkiye'deki inşaat müteahhitleri, mimar ve mühendisler, kamu kuruluşları ve bina yöneticileri, akademisyenler ve diğer profesyonel ziyaretçiler, Türk Asansör Sektörünü üç gün süreyle inceleme fırsatı buldu.
Efor Fuarcık'ın Elektrik ve Makine Mühendisleri Odaları işbirliğiyle organize ettiği 'İzmir 2. Asansör Sempozyumu'nda sektördeki gelişmeler ve sorunlara çözüm önerileri ele alındı. Sempozyumda akademisyenler, sektör temsilcileri, sektördeki oda ve dernek yöneticileri bilgilerini paylaştı. INELEX 2008 6. Asansör ve Asansör Teknolojileri Fuarı ile birlikte düzenlenen 'İzmir 2. Asansör Sempozyumu' sinerji oluşturdu. Fuar ve sempozyum katılımcıları, sektörün nabzını üç gün süreyle İzmir'de tuttu.
Fuar kapsamında düzenlenen sempozyumun sektörün potansiyelini tüm hatlarıyla ortaya koyduğuna dikkat çeken Efor Fuarcılık Genel Müdürü Nuray Eyigele, dünya ve Türkiye'deki ekonomik daralmayla sıkıntılı günler geçiren sektörün bu organizasyonla nefes aldığını söyledi.
Eyigele, "Bu yıl katılımcılarımızın büyük bölümü Konya, Ankara, Gaziantep, İstanbul, Giresun, Bursa, Gebze, Manisa, Antalya ve İzmir'den oldu. Alım heyeti olarak fuarımızı ziyaret etmek isteyen kişi ve kurumlara İstanbul, Ankara, Bursa, Denizli ve Antalya'dan Efor fuarcılık olarak otobüs seferleri düzenledik. Özellikle yabancı ziyaretçilerimizin yoğunluğunu Mısır, İran, Suriye, Ukrayna, Rusya, Kazakistan, Azerbaycan ve Yunanistan ülkeleri oluşturdu. Yaptıkları iş bağlantılarıyla yerli imalatçımızın yüzünün güldüğünü görmek bizi mutlu ediyor" dedi.
İnşaat sektörü, kamu ve bina yöneticileri, taahhüt ve montaj firmaları, asansör imalatçıları ve asansör sektöründe teknolojiye yön veren komponent firmalar, iş bağlantıları yönüyle Eyigele'yi destekleyen açıklamalar yaptı. Sektör temsilcileri ekonomideki çalkantılı dönemde biraz daha önlerini gördüklerini belirtti.
(Cihan Haber Ajansı) 5 saat önce.. [1369842]
Petrolün ateşi Türkiye'yi yakacak
Küresel ekonomideki belirsizlikler yüzünden yabancı sermaye akımlarının hız kesmesi, Türkiye’nin son yıllarda rekor düzeyde büyüyen cari işlemler açığının finansmanını zora sokarken, ham petrol fiyatlarında yaşanan artışların hızlanarak sürmesi de cari açığı büyütücü etkisi nedeniyle Türkiye ekonomisini tehdit ediyor.
Dünya piyasalarında, ABD’nin Irak işgaliyle birlikte 2003’te başlayan, son aylarda ise iyice hızlanan pahalanma sürecinde, ham petrolün varil fiyatının 200 dolara kadar çıkabileceği konuşuluyor. Türkiye’nin petrol ithalatı faturasının da petrol ülkelerine yakınlık ve önceden kontrata bağlanmış alımlar sayesinde, dünya fiyatlarının oldukça altındaki alımlara rağmen, son beş yılda 22.6 milyar dolar şiştiği, yıllık ithalat miktarı değişmezken tutarının yaklaşık üç katına çıktığı dikkati çekiyor. Yılda yaklaşık 170-175 milyon varil ham petrol ithal eden Türkiye için varil fiyatının 200 dolara çıkması, pahalanma sürecinde 2007’de 11.8 milyar dolara yükselen yıllık petrol ithalatı faturasının 35 milyar dolara fırlaması anlamına geliyor.
CARİ AÇIĞI AZDIRIYOR
TÜPRAŞ’ın özelleştirilmesinin ardından, “Veri gizliliği” kriteri çerçevesinde ham petrol ithalat verilerini açıklamama kararı alan, ancak gelen tepkiler üzerine ve ithalatçı firmanın da onayıyla geçen yıldan itibaren bu bilgileri birkaç ay gecikmeli olarak açıklamaya başlayan TÜİK, en son Ocak 2008’e ilişkin verileri kamuoyuyla paylaştı.
ANKA’nın, TÜİK verilerine dayanarak yaptığı hesaplamaya göre, 1 Ocak 2003-31 Ocak 2008’i kapsayan dönemde Türkiye, toplam 120.8 milyon ton (891.2 milyon varil) ham petrol ithalatı gerçekleştirdi. Yapılan bu ithalat karşılığında toplam 43.4 milyar dolar döviz ödendi. İthalat miktarının azalmasına rağmen, fiyatlardaki artışlara bağlı olarak bu dönemdeki toplam petrol ithalatının faturası bir kattan fazla büyüdü. 200-2007 döneminde yıllık ithalat faturası ise yaklaşık üç katına çıktı. Petrolün varil fiyatı 2002 düzeyinde kalsaydı, Türkiye beş yılı aşkın bu dönemdeki ithalatına 43.1 milyar dolar yerine 20.8 milyar dolar ödeyecekti.
MİKTAR AYNI FATURA KATLANDI
Türkiye, petrol ülkelerine yakınlık ve önceden kontrata bağlanmış taahhütler gibi avantajları nedeniyle petrolü, uluslar arası piyasa fiyatlarının altında ithal etmesine rağmen, varil başına ödenen fiyat her yıl daha yüksek oldu. Bu dönemde yıllık ithalat miktarı artmazken, ödenen fatura sürekli büyüdü. Türkiye’nin yaptığı ithalatta 2002 ortalamasında 23.4 dolar olan petrolün varil fiyatı, 2003 yılında 26.9 dolar, 2004’te 34.5 dolar, 2005’te 50.1 dolar, 2006 yılında 61 dolar ve 2007 yılında ortalama 68.1 dolara yükseldi. 2007’nin aralık ayında 88 dolara çıkan Türkiye’nin ithalatında petrolün varil fiyatı, bu yılın Ocak ayında da 89.2 dolar oldu. İthal edilen petrolün beş yıllık dönem ortalamasında varil fiyatı ise 48.8 dolara geldi.
Türkiye’nin 2002 yılında 175 milyon varil olan ham petrol ithalatı, 2003 yılında 177.3 milyon, 2004’te 176.5 milyon, 2005’te 172.6 milyon, 2006 yılında 175.5 milyon, 2007’de de 173 milyon varil olarak gerçekleşti. Bu yılın Ocak ayında ise 16.2 milyon varil petrol ithal edildi. 2002’de 4.1 milyar dolar olan yıllık ithalat faturası, fiyattaki artışa bağlı olarak 2003’te 4.8 milyar, 2004’te 6.1 milyar, 2005’te 8.6 milyar, 2006’da 10.7 milyar, 2007’de ise 11.8 milyar dolara ulaştı. Bu yıl Ocak ayındaki ithalata da 1 milyar 441.4 milyon dolar ödendi. Anılan beş yıllık dönemde 43.4 milyar dolara ulaşan petrol ithalatına ödenen toplam fatura, pahalanmaya bağlı olarak yüzde 109 daha yüksek düzeyde gerçekleşti. Yıllık ithalat faturası ise 2002-2007 döneminde yüzde 188.3 kabardı.
EK FATURA 22.6 MİLYAR DOLAR
Ham petrolün 2002 yılında 23.4 dolar olan varil fiyatı, izleyen dönemde değişmeseydi, petrol ithalatının yıllık faturası, miktarın yaklaşık aynı düzeylerde gerçekleşmesi nedeniyle 4-4.1 milyar dolar dolayında seyredecekti. Buna göre beş yıllık dönemde gerçekleştirilen toplam 891,2 milyon varil ham petrole ödenen toplam döviz tutarı da 20.8 milyar dolar düzeyinde kalacaktı. Türkiye’nin yıllık ithalat miktarı çok değişmezken, varil fiyatındaki artış nedeniyle petrole fazladan ödenen döviz her yıl katlanarak arttı. İthal edilen ham petrolün fiyatındaki artışlar, 2003 yılında 635 milyon, 2004’te yaklaşık 2 milyar, 2005’te 4.6 milyar, 2006 yılında 6.6 milyar, 2007’de de 7.7 milyar, bu yılın sadece Ocak ayında da 1.1 milyar dolar ek fatura getirdi. Böylece bu dönemdeki fiyat artışlarına bağlı olarak petrol ithalatına beş yılda toplam 22.6 milyar dolar tutarında bir ek fatura ödenmiş oldu.
CARİ AÇIĞIN BEŞTE BİRİ
Petrol fiyatlarındaki artış nedeniyle Türkiye’nin ithal ettiği petrole ödemek zorunda kaldığı “ek fatura”, 2003 yılında 8 milyar dolar dolayında gerçekleşen cari işlemler açığının yüzde 7.9’unu oluşturdu. İzleyen dönemde büyüyen ek fatura, cari açığı da büyüten bir etki yaptı. Petrol ithalatına, 2004 yılında 15.6 milyar dolarlık cari açığın yüzde 12.6’sı kadar ek fatura ödendi. 2005 yılında petrol zamlarının yüklediği ek fatura, 22.6 milyar dolara ulaşan cari işlemler açığının yüzde 20.4’ü düzeyinde gerçekleşti. Cari açığın 32.2 milyar dolara ulaştığı 2006 yılı için hesaplanan ek fatura bunun yüzde 20.5’i düzeyinde gerçekleşti. 2007 yılında da cari açık 38 milyar dolara yaklaşırken, fiyat artışları nedeniyle petrole ödenen ek faturanın bunun yüzde 20.6'sı düzeyinde olduğu belirlendi. 2002’deki varil fiyatının değişmemesi varsayımına göre bu yıl Ocak ayında petrol ithalatına fazladan ödenen tutar, bu ayki cari açığın yüzde 26’sını oluşturdu.
1 Ocak 2003-31 Ocak 2008 döneminde petrole ödenen 22.6 milyar dolarlık ek fatura, aynı dönemde toplam 117.6 milyar dolar olan cari işlemler açığının yüzde 19.2’si düzeyinde gerçekleşti. Diğer bir deyişle petrol zamları, anılan dönemde Türkiye’nin cari açığını yüzde 1
SERBEST BÖLGELERE ÜRETİMİN YÜZDE 85'İNİ İHRAÇ KOŞULU
|
|
Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Serbest Bölgelerle İlgili Hazırlanan Yeni Yasa Taslağının Yakında TBMM'ye Sunulacağını Söyledi. Kayseri Organize Sanayi Bölgesi'ni (Osb) Gezen Çağlayan, Şunları Söyledi: "Serbest Bölgelerle İlgili Yeni Düzenlemeler Yapacağız. Bu Konuda Hazırladığımız Yasa Teklifi, Yakında TBMM'ye Gelecek. Biz Serbest Bölgelerin İç Pazara Değil, İhracata Yönelik Üretimler...
|
SANAYİ ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, serbest bölgelerle ilgili hazırlanan yeni yasa taslağının yakında TBMM’ye sunulacağını söyledi. Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’ni (OSB) gezen Çağlayan, şunları söyledi: "Serbest bölgelerle ilgili yeni düzenlemeler yapacağız. Bu konuda hazırladığımız yasa teklifi, yakında TBMM’ye gelecek. Biz serbest bölgelerin iç pazara değil, ihracata yönelik üretimlerini artırmalarını istiyoruz. Yeni düzenlemeyle, serbest bölgelerde yapılan üretimin en az yüzde 85’inin ihraç edilmesi şartını getireceğiz
|
6 büyüttü.
|
|
|