Küresel ekonomideki çalkantılar ve Türkiye ekonomisine ilişkin makro göstergelerdeki kötüleşme artarken, yurttaşların güvenli yatırım aracı olarak gördükleri döviz mevduatlarının tutarı 100 milyar dolara yaklaştı.
Merkez Bankası verilerine göre yurt içi yerleşiklerin döviz mevduat hesaplarının tutarı 2-9 Mayıs haftasında 256 milyon dolar daha artarak 99 milyar 595 milyon dolara kadar yükseldi.
ANKA'nın Merkez Bankası verilerinden yaptığı belirlemeye göre, yurt içi yerleşiklerin 2007 sonunda 96 milyar 369 milyon dolar olan döviz hesapları, izleyen aylarda azalarak 4 Nisan itibariyle 94 milyar 774 milyon dolara kadar inmişti. İzleyen dönemde yeniden artışa geçen hesaplar 25 Nisan'da 97 milyar 947 milyon ve 2 Mayıs'ta 99 milyar 339 milyon dolar olmuştu. 9 Mayıs itibariyle 99 milyar 595 milyon dolara çıkan söz konusu hesaplarda, 2007 sonuna göre artış ise 3 milyar 226 milyon dolar olarak gerçekleşti.
9 Mayıs itibariyle yurt içi yerleşiklerin döviz hesaplarının 1 milyar 464 milyon dolarının bankalar arası, 98 milyar 131 milyon dolarının ise diğer yurt içi yerleşiklere ait mevduat olduğu belirlendi. 2-9 Mayıs haftasında bankalar arası döviz mevduatı 289 milyon dolar azalırken, diğer yurt içi döviz hesapları ise 545 milyon dolar arttı. Yılbaşından bu yana bankalar arası döviz mevduatının net 138 milyon dolar azaldığı, diğer yurt içi döviz mevduatının ise 3 milyar 364 milyon dolar arttığı belirlendi.
-TOPLAM DÖVİZ HESAPLARI 119.9 MİLYAR DOLAR
Yurt dışı yerleşiklerin Türk bankalarındaki döviz hesapları da anılan haftada 396 milyon dolar artarak 4 milyar 143 milyon dolara yükseldi. Bu hesaplarda yılbaşından bu yana ise net 557 milyon dolarlık bir artış oldu.
Yurt dışında yaşayan yurttaşların Merkez Bankası nezdinde açtırdıkları kredi mektuplu döviz tevdiat hesapları ile süper döviz hesaplarının tutarı da anılan haftada 213 milyon dolar azalarak 16 milyar 202 milyon dolara geriledi. Söz konusu hesapların, 2007 sonundaki düzeyinin ise 387 milyon dolar üzerinde bulunduğu belirlendi.
Bu gelişmelerle toplam döviz hesapları anılan bir haftalık dönemde 439 milyon dolar artarak 119 milyar 940 milyon dolar oldu. Toplam döviz hesapları son haftadaki artışla 2007 sonundaki düzeyinin 4 milyar 170 milyon dolar üzerine çıktı.
/**
Döviz mevduat hesapları (Milyon dolar)
KMDTH+ DÖVİZ TEVDİAT HESAPLARI TOPLAM
Süp.döv.h. Yurt içi Yurt dışı Toplam Döv. H.
29 Ara 2006 15.838 76.765 3.295 80.061 95.899
28 Aralık 2007 15.814 96.369 3.586 99.955 115.769
25 Ocak 2008 15.852 94.982 3.895 98.877 114.729
29 Şubat 2008 16.216 96.223 3.904 100.126 116.342
7 Mart 2008 16.658 94.659 3.812 98.471 114.885
14 Mart 2008 16.658 95.532 3.957 99.490 116.147
21 Mart 2008 16.524 95.578 3.943 99.521 116.045
28 Mart 2008 16.807 95.230 4.133 99.363 116.170
4 Nisan 2008 16.564 94.774 3.960 98.734 115.298
11 Nisan 2008 16.839 94.963 3.895 98.858 115.696
18 Nisan 2008 16.876 95.513 3.909 99.421 116.298
25 Nisan 2008 16.677 97.947 3.980 101.927 118.604
2 Mayıs 2008 16.415 99.339 3.747 103.086 119.501
9 Mayıs 2008 16.202 99.595 4.143 103.738 119.940
**/
(ANKA)
Devlet Demir Yolları 72 Milyar Dolarlık Pazarda Pay Arıyor
|
|
Türkiye, Asya -Avrupa Hattında Demiryoluyla Taşınan Yıllık 75 Milyar Doları Bulan Yük Pazarından Daha Fazla Pay Almak İçin Yeni Bir Girişimde Bulundu.
|
Türkiye, Asya-Avrupa hattında demiryoluyla taşınan yıllık 75 milyar doları bulan yük pazarından daha fazla pay almak için yeni bir girişimde bulundu.
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü (TCDD), Dünya Demiryolları Birliğine (UIC), Doğu-Batı koridorunda ana güzergah olarak Türkiye’nin belirlenmesi için öneride bulundu.
TCDD, demiryolu taşımacılığında koridor değişikliği yaparak Türkiye’yi "by-pass" etmeye çalışan İran ve Rusya’ya karşı yeni koridorları gündeme getirdi. Boğaz tüp geçit projesi Marmaray’ın yanı sıra Kars-Tiflis-Bakü, Van Gölü Kuzey Geçişi (Gölün kuzeyinden) ve Kars-Nahcıvan projelerinin hayata geçmesiyle Türkiye, 72 milyar dolarlık pazardan yüzde 10’a yakın pay alabilecek.
Yeni koridorlar kulisi
TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, Güney Kore’nin başkenti Seul’de yapılan Dünya Demiryolları Birliği’nin (UIC) 72. Genel Kurulu’na katıldı. Karaman, toplantıda, Türkiye’nin demiryollarına yaptığı yatırımları anlatarak, UIC’nin 2009’da belirleyeceği yeni demiryolu koridorlarının Türkiye’den geçmesi için "kulis" yaptı.
Türkiye gündeme alındı
Asya-Avrupa arasındaki demiryolu taşımacılığında yer almak isteyen TCDD, Rusya ve İran’nın Türkiye’yi devre dışı bırakarak geçişleri kendi ülkelerinden sağlamak istemesine karşı harekete geçti. UCI’nin belirlediği "güvenli ve ekonomik" hatlar arasında yer almayan Türkiye, toplantıda yeni yatırımlarını anlattı. Karaman, toplantıda yapılan sunumlar ve görüşmelerin ardından Türkiye’den geçecek hatların gündeme alınmasının sağlandığını bildirdi.
Türkiye karşı çıktı
Toplantıda, Rusya ve İran kendi ülkelerinden geçecek hatların avantajlı olacağını öne sürdü. Toplantıda Basra Körfezi’ndeki yüklerin Irak ve Suriye’den Akdeniz’e taşınması da ele alındı. Bu yaklaşımlara Türkiye karşı çıktı. TCDD, yeni yatırımların hayata geçmesiyle Türkiye üzerinden geçecek hatların hem daha kısa hem de güvenli olduğunu bildirdi.
Yollar kısalacak
Hindistan, Çin, Pakistan, Bangladeş’ten gelerek Basra Körfezi’nde toplanan yüklerin, İran-Rusya hattı yerine, İran-Türkiye hattının kullanılmasıyla Avrupa’ya ulaşılması en az iki gün kısalacak. Basra Körfezi’nden Irak-Türkiye hattının kullanılması da Akdeniz’den gemilerle devam edecek alternatife göre daha avantajlı olacak. Ancak bu tekliflerin kabul görmesi için Boğaz Tüp Geçişi (Marmaray) ve Van Gölü Kuzey Geçiş Projesi’nin hayata geçmesi gerekiyor.
72 milyar dolarlık pazar
Karaman, Türkiye’nin önerisinin kabul görmesi için İran, Rusya, Almanya, Kore, Kazakistan, Japonya, Suriye ve Rusya yetkilileri özel görüşmeler yaptı. Karaman, Türkiye’nin önerisinin kabul görmesi halinde, 72 milyar dolarlık yük taşımacılığındaki pastadan Türkiye’nin de pay alacağını belirterek, şunları söyledi:
Marmaray’ın önemi
"İlk etapta yaklaşık 72 milyar dolar değerindeki paradan, Türkiye yüzde 5’lik bir pay, yani yaklaşık 3.5 milyar dolara gelir hedefliyor. Bu yüzden önem kazanan tüp geçit projesinin faaliyete geçmesiyle, Türkiye taşımacılıkta farklı bir konuma yükselecek. Bunu anlattık ve diğer ülkelerin dikkatini çektik. Değerlendirmeye alınan önerimiz gelecek yıl karara bağlanacak. Eğer tüp geçitin yan sıra Kars-Tiflis-Bakü, Van Gölü Kuzey Geçişi (Gölün küzeyinden) ve Kars-Nahcıvan projeleri de hayata geçerse, Asya’dan Avrupa’ya, Avrupa’dan Asya’ya taşınan yaklaşık 72 milyar dolarlık yük taşımacılığının yüzde 10’u Türkiye’de kalacak. Bu da uzun vadede, Türkiye’nin 7 milyar dolar gelir elde etmesi anlamına geliyor." 22
|
Bilimsel Bir Kehanet
|
|
Petrol Fiyatlarının Rekor Üstüne Rekor Kırmasını, Küresel Düzendeki Diğer Sarsıntılarla Birlikte Değerlendirdiğimizde, İnsanlık Tarihinin Bir Dönüm Noktasında Olduğumuz Anlaşılıyor.
|
Petrol fiyatlarının rekor üstüne rekor kırmasını, küresel düzendeki diğer sarsıntılarla birlikte değerlendirdiğimizde, insanlık tarihinin bir dönüm noktasında olduğumuz anlaşılıyor.
Ya petrol benzeri, bir başka “yenilenemez” enerji kaynağı bulacağız...
Ya “yenilenelebilir” enerji kaynaklarını (örneğin güneş, rüzgar, vb), tüm dünyanın enerji ihtiyacını karşılayacak kadar verimli kullanmanın bir yolunu keşfedeceğiz...
Veya dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir krizin ardından, bir “sanayisizleşme” sürecine girerek belki de ikinci bir “Taş Devri” yaşayacağız.
* * *
Bazı bilimadamları, bu yol ayrımını tâ 20 yıl önce öngördüğünde, dünya onları görmezden gelmişti.
Oysa bugün, enerji kaynaklarının geleceği konusunda bilimsel anlamda en karamsar projeksiyonu sunan Richard C. Duncan’ın öngörüsüne giderek yaklaşıyor gibiyiz.
Duncan, 1989’da ortaya attığı ve 1993’te sayısal verilerle desteklediği Olduvai Teorisi’nde, endüstriyel medeniyete 100 yıl ömür biçmiş ve doğal şartlar gereği bu düzenin en geç 2030 yılında yıkılacağını iddia etmişti.
Duncan’ın teorisi, petrol üretimi düşerken, kişi başına enerji talebinin artmaya devam etmesi nedeniyle büyük bir kriz baş göstereceğini öne sürüyor.
Bu kriz sonucunda, insanlık ilk çağlara dönmek zorunda kalacak, ki teorinin ismi de, Afrika’da bulunan ve “insanlığın beşiği” olarak adlandırılan Olduvai Boğazı’na bir gönderme.
Duncan, petrole dayalı gelişmenin sekteye uğrayıp ardından büyük yıkılışı getirmesi için üç aşama öngörüyor:
Buna göre, 1979-1999 döneminde dünyada kişi başına düşen enerji her yıl yüzde 0.33 gerileyecek.
2000’den 2011’e kadar sürecek dönemde dünya petrol üretimi zirve yaptıktan sonra artık düşmeye başlayacak. Bu dönemde Ortadoğu’daki çatışmalar artacak.
2012-2030 dönemi ise, dünya çapında önce geçici, ardından kalıcı elektrik kesintilerinin yaşandığı ve sonunda elektrik şebekelerinin tamamen çöktüğü bir dönem olacak.
Buna paralel olarak içme suyu şebekeleri de devreden çıkacak, salgında hastalıklar yaygınlaşacak, daha önce tedavi edilebilen hastalıklar yeniden can almaya başlayacak, ABD başta olmak üzere Batı’da sosyal güvenlik sistemleri iflas edecek, açlık ve susuzluk milyonlarca can alacak.
Sanayi öncesi toplumu petrol ile aşarak “sanayileşmiş toplum” olan insanlık, petrolsüzlük yüzünden yeniden sanayisizleşecek.
Böylece endüstriyel uygarlığın “fâni nabzı” duracak ve insanlık, yeniden binlerce yıl öncesine dönerek bir kez daha doğal hayata adım atacak.
* * *
Enerji ve gıda fiyatlarındaki dramatik artışın kalıcı olduğu artık kesinleşse de, Olduvai Teorisi’nin meşum kehanetlerinin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bilinmiyor. Ama ilk işaretler ürkütücü:
Örneğin bir “kış yakıtı” sayılan doğalgaz rezervlerine bu yıl çok erken sarılmak zorunda kalan ABD’de, artan petrol fiyatları yüzünden bu alternatifin öne çıkarılması nedeniyle stoklar normal şartların çok altına düştü.
“Olduvai” eşiğini geçip geçmediğimizi yakında göreceğiz, ama mevcut gidişatın sürmesi durumunda felaket senaryosunun gerçekleşebileceğini akıldan çıkarmamalıyız.
Mesele, işler iyice sarpa sarmadan, mevcut ekonomik düzenin sürdürülebilmesini sağlayacak alternatif yolların (örneğin yeni teknolojilerin) zamanında keşfedilip keşfedilemeyeceği.
Özellikle enerji konusunda, dünya endüstrisini besleyebilecek petrol dışı bir başka kaynak bulunamazsa, önümüzdeki birkaç on yıl içinde, her alanda, tarihin hiç görmediği kadar büyük değişimler yaşayacağız.
Bu, petrol krizinin getireceği yeni bir Taş Devri de olabilir...
Küresel ısınmanın getireceği yeni bir Buz Devri de..
|
|