|
|
|
|
|
 |
|
 |
BAKAN GÜLER: "PETROLDEKİ ARTIŞIN SEBEBİ MALİYET DEĞİL, SİYASİ ÇATIŞMALAR"
|
|
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Dünyadaki Petrol Fiyatlarında Meydana Gelen Artışın Ülkeler Arasındaki Siyasal Çatışmalardan Kaynaklandığını Bu Şekilde Devam Ederse Zengin Ülkelerin de Soysal Sorunlarla Karşılaşabileceğini Söyledi.
|
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, dünyadaki petrol fiyatlarında meydana gelen artışın ülkeler arasındaki siyasal çatışmalardan kaynaklandığını bu şekilde devam ederse zengin ülkelerin de soysal sorunlarla karşılaşabileceğini söyledi.
Bahçeşehir Üniversitesi'nin düzenlediği "Global Liderlik" konulu konferansta konuşan Bakan Güler, konuşmasının bir bölümünü petrole ayırdı. Fiyatlardaki artışın asıl sebebinin siyasi çatışmalar olduğunu vurgulayan Güler, "Petrolün fiyatı 12 dolardan 135'e kadar yükseldi. Varil başına 40 dolarlık bir köpük var. Bu giderek de artıyor, 45 dolara kadar çıktı. Bunun sebebi maliyet değil tamamen siyasi çatışmalar. Bunlar belki dünyada sosyal sorunlara sebep olacak. Fakir ülkelerde olduğu gibi zengin ülkelerde de soysal sorunlara neden olacak" dedi.
"Enerji milliyetçiliği" konusun her ülkede var olduğunu dile getiren Güler, petrol ve doğalgaz dışında alternatif enerji kaynaklarına önem verilmesi gerektiğini, bunun başarılması halinde doğalgazın ardında da petrol fiyatların düşebileceğini söyledi.
Güler, "Bazı ülkelerin birtakım ülkeleri hedef alan tavırları var. Dostane kabul etmeyeceğimiz ilişkileri var. Bir yandan da öyle mekanizmalar var ki o mekanizmalar o ülkelere aynı zamanda kuvvetlendirmeye, güçlendirmeye neden oluyor. Yani bir ülke ile aranızdaki diplomatik ilişkiler son derece gergin, ona ambargo dahi uygulayabiliyorsunuz, öbür taraftan petrol ve doğal gaz fiyatlarını öyle bir yükseltici mekanizmaya alet oluyorsunuz ki aynı zamanda onları güçlendiriyorsunuz. Biz bunu izah etmekte zorluk çekiyoruz. Yani petrolün varilinin 12 dolar olduğu bir durumla bugün itibariyle 135-138 dolar olduğu durumda ambargoların etkisinin ne derece olabildiğini, nasıl bir strateji uygulandığını, bunları anlamakta zorluk çekiyorum. Birtakım boru hatlarının yapılmasına müsaade edilmeyen bir ortamda öbür tarafta çok önemli bir hattın iki üyesinin istenmeden başka bir grubun kucağına atılması" dedi.
Bundan sonraki dönemde "elektrik jeopolitiği" konusunun da gündeme gelmeye başlayacağının altını çizen Güler, "Yeni enerjilere görünmeyen bir bariyer var. Bunların başında yenilenebilir enerji, jeotermal, hidrojen ve güneş enerjisi var. Alternatif kaynaklara ağırlık verilmesi halinde önce doğal gazda peşinden de petrolde mutlaka bir düşüş olacaktır" dedi.
|
BÜYÜK ENERJİ TASARRUFU
|
|
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Okullardaki Lambaların Verimli Lambalarla Değiştirdiklerini Söyledi.
|
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, okullardaki lambaların verimli lambalarla değiştirdiklerini söyledi.
Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet ve Liderlik Okulu tarafından düzenlenen “Global Liderlik Forumu” sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Güler, bütün dünyada enerji verimliliğinin birinci plana çıktığını, aynı zamanda bir enerji kaynağı olarak ele alındığını, küresel ısınmaya çare anlamında önemli bir katkısı bulunduğunu söyledi.
“Her bir 100 vatlık verimsiz akkor lambayı 20 vatlık verimli ise değiştirdiğiniz zaman iki ağaç da dikmiş oluyorsunuz” diyen Güler, sanayide kullanılan elektriğin yüzde 70'inin elektrik motorlarında harcandığını, bunun verimli olanlarla düzenlenebilmesi halinde buradan büyük bir avantajın oluşacağını ve çevresel ısınmaya karşı da çok önemli bir katkısı bulunacağını ifade etti.
Bu çalışmaları sosyal sorumluluk projesi olarak EN-VER olarak ele aldıklarını, bu projeyi başlattıklarını ve bunun Türkiye'de önemli bir kabul gördüğünü belirten Güler, şunları kaydetti: “Bunları verimli lambalarla değiştiriyoruz, yalıtıma ağırlık veriyoruz. okullarda şimdi bununla ilgili temin ettiğimiz lambaları da değiştiriyoruz. İlgili projeleri başlattık. Bunu TEDAŞ yapacak. Sadece Küba'da değil bugün bütün Avrupa ülkelerinde, ABD'de enerji verimliliği konusunda çok aktif olarak uygulamalar yapılıyor. Maalesef biz bunları daha yeni yeni kullanıyoruz. Bunu yaparsak hem vatandaşımızın parası cebinde kalacak hem ülkemizin parası ülkemizde kalacak hem de çevreyi ısıtmamış, kirletmemiş olacağız. Sadece 100 vatlık lambaları 20 vatlık verimlisiyle değiştirdiğimiz zaman 2 Keban Barajı da yapmış olacağız.”
Fidel Castro modelinin benzerini diğer ülkelerin de yaptığını, Küba'daki modelde lamba değişiminin lise öğrencileri ile yapıldığı için bunu örnek olarak gösterdiğini ifade eden Güler, “Bütün dünyada bu çalışmalar yapılıyor. Bizde de sadece okullarda değil diğer kurum ve kuruluşlar, kişiler kendileri de değiştiriyorlar” dedi.
Hilmi Güler, elektrik zammına ilişkin bir soru üzerine de otomatik fiyat mekanizmasının 1 Temmuz'dan itibaren uygulanacağını hatırlatarak, bununla ilgili Hazine, Maliye ve Bakanlığının ortak çalışmalarını sürdürdüğünü kaydetti.
23.05.2008 16:32 [1367469]
|
ERICSSON, TÜBİTAK VE MATIMOP ARASINDA AR-GE İŞBİRLİĞİ
|
|
Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (Tübitak), İsrail Endüstrisi Ar-ge Merkezi (Matımop) ve Erıcsson Ar-ge Çalışmalarında İşbirliğine Gitti.
|
Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), İsrail Endüstrisi Ar-Ge Merkezi (MATIMOP) ve ERICSSON Ar-Ge çalışmalarında işbirliğine gitti.
Türkiye ile İsrail arasında Ar-Ge projelerinin desteklenmesini hedefleyen işbirliği mutabakatı ile EUREKA kapsamında oluşturulacak Ar-Ge projelerinde iki ülkeden firmalar ve firmalar ile birlikte çalışacak üniversite veya araştırma kurumlarına destek verilmesi amaçlanıyor.
İşbirliği kapsamında, ortak çağrıya sunulan proje önerileri iki aşamalı bir değerlendirme sürecinden geçirilecek ve desteklenmeye değer bulunan projeler, TÜBİTAK ve MATİMOP tarafından sağlanan Ar-Ge desteğinden yararlandırılacak. Ortak çağrıya sunulan proje önerilerinin Ar-Ge içeriği ve proje planının uygunluğu TÜBİTAK ile MATİMOP tarafından değerlendirilecek, proje önerilerinin teknik yeterliliğinin ve pazar potansiyelinin değerlendirmesini de ERICSSON gerçekleştirecek.
Birincisi 2007 yılının Ocak ayı içerisinde tamamlanan Türkiye-İsrail ortak çağrısında, toplam 7 adet proje ile 9 milyon euro büyüklüğünde Ar-Ge hacmi ulaşıldı. Bu çağrıda da benzer büyüklükteki bir Ar-Ge hacminin oluşturulması hedefleniyor.
Türkiye, İsrail, Ericsson ortak çağrısında desteklenecek projelerin, TV ve multimedya servisleri, konum bazlı teknolojiler ve uygulamalar, IP bazlı servisler ve gelişmiş ses servisleri alanlarında olması gerekiyor.
Çağrıya proje sunacak firmaların, proje önerilerini en geç 31 Temmuz 2008 tarihine kadar eureka@ericsson.com.tr adresine göndermeleri gerekiyor.
EUREKA, Avrupa ülkelerindeki endüstri ve araştırma kuruluşlarının dünya pazarlarındaki rekabet gücünü artıracak ileri teknolojilerin, ürünlerin ve hizmetlerin araştırılması ve geliştirilmesini, ülkeler arası ortak projeler oluşturulmasını ve yürütülmesini teşvik etmek amacıyla 1985 yılında, Türkiye'nin de içinde bulunduğu 19 Avrupa ülkesi ve AB Komisyonu tarafından kuruldu. EUREKA projelerine sektör ve büyüklüğüne bakılmaksızın tüm firmalar başvurabiliyor. Bir proje başlatmak için EUREKA üyesi ülkelerden en az iki katılımcının biraraya gelmesi yeterli oluyor.
|
Kumlu : Tuzla Türkiye'nin ayıbıdır
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Genel Başkanı Mustafa Kumlu, hemen her gün can kaybı yaşanan Tuzla tersanelerinin, Türkiye'nin ayıbı konumuna geldiğini ifade ederek,''Hükümet orada yaşananlara son vermek için, sorunların gerçek nedenine inmeli ve bunları ortadan kaldıracak girişimlerde bulunmalıdır'' dedi.Kumlu, Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) ile Türk-İş ortaklığında PAÜ Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen ''10. Çalışma Ekonomisi ve Endüstri
İlişkileri'' Kongresinin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'de, siyasetin, ekonomi üzerinde şekillendiğine işaret etti. Kumlu, ''Uygulanan ekonomik programlar, uluslararası para kuruluşlarına verilen sözler çerçevesinde gerçekleşmektedir.
Bu durum ülkemizin gerçek gündemini maalesef işsizlik ve yoksulluk olarak sabitlemektedir'' diye konuştu.Açlık, yoksulluk ve işsizliğin hüküm sürdüğü bir ülkede var olan demokrasinin tartışmalı olduğunu belirten Kumlu, halkın ihtiyaçlarının gözetildiği, yatırım ağırlıklı bir ekonomik programa ihtiyaç duyulduğunu söyledi.Türkiye'de iş kazalarında yüzde 20 oranında azalma öngörülmesine karşın, kazalarda yüzde 6 civarında artış gözlemlendiğini hatırlatan Kumlu, sözlerini şöyle sürdürdü:''Son aylarda Davutpaşa'da ve Tuzla tersanelerinde gerçekleşen kazalar, durumun trajikliğini ve önemini göstermektedir. Tuzla tersaneler bölgesinde ana iş, İş Kanunu'na aykırı bir şekilde taşeron firmalarına kaydırılmıştır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulunun yaptığı incelemeler, işverenlerin ve işçilerin dağılımıyla ilgili veriler, asıl işverenin işi bölerek alt işverene verdiğini doğrulamaktadır. Bu durum, iş sağlığı ve güvenliği ile diğer yükümlülüklerden kaçınılması anlamına gelmektedir.''
OTOMOTİVİN GELECEK STRATEJİSİ
|
|
Türk Ekonomi Bankası (Teb) Şubat 2008'de Bursa'da Düzenlediği "Otomotiv Sektörü Gelecek Stratejisi Konferansı"nın Çıktılarından Oluşan Raporu Tamamladı.
|
Türk Ekonomi Bankası (TEB) Şubat 2008’de Bursa’da düzenlediği “Otomotiv Sektörü Gelecek Stratejisi Konferansı”nın çıktılarından oluşan raporu tamamladı.
Otomotiv sektörünün geleceğine ışık tutması amaçlanan rapor TEB Genel Müdürü Varol Civil tarafından Türk otomotiv sektörünün temsilcilerine Bursa’da düzenlenen bir törenle teslim edildi.
Sektörel toplantılara büyük önem verdiklerini belirten TEB Genel Müdürü Varol Civil “Raporun, hem otomotiv sektörüne hem de Türkiye ekonomisine önemli katma değerler sağlayacağına inanıyoruz” dedi.
Civil, banka olarak KOBİ’lerin gücüne inanarak çalışmalar yürüttüklerini belirterek bu kapsamda TEB KOBİ Akademi Eğitim Programlarını daha sonra da “İller İçin Gelecek Stratejileri” konferans dizisini oluşturduklarını söyledi. Civil, ““İller İçin Gelecek Stratejisi konferansı ile oluşturduğumuz platformun ve ortaya çıkan raporun etkisini ve yararlarını, bu kez Türkiye’nin yükünü sırtlayan, KOBİ’lerin de yoğun olarak faaliyet gösterdiği sektörlere taşımaya karar verdik. İlk konferansımızı da Türkiye’yi geleceğe taşıyan, otomotiv sektöründe düzenledik” dedi.
Türk otomotiv sanayinin bugün çok önemli bir noktaya geldiğini ve Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden biri olduğunu belirten TEB Genel Müdürü Varol Civil, “Geçen yüzyılın ikinci yarısında kısıtlı imkânlarla başlayan Türk otomotiv endüstrisi bugün toplam 1,1 milyon taşıt üretimi yapan, 19,2 milyar dolar ihracat gerçekleştiren ve bu rakamla Türkiye’nin ihracatının yüzde 20,1’ini oluşturur bir hale geldi. Türk otomotiv sanayinde 1.300 orijinal ekipman üreticisi firma faaliyet gösteriyor ve çok önemli bir istihdam yaratıyor. Bu kadar dinamik bir sektör için böyle bir rapor oluşturmanın ve sonuçlarını sizlerle paylaşmanın gururunu yaşıyoruz” diye konuştu.
Otomotiv sektörü kendi hedeflerini oluşturdu
Türkiye’de otomotivin merkezi olan Bursa’da 21–22 Şubat tarihlerinde sektörün duayenlerinin yanı sıra Türkiye’de üretim yapan önemli markaların yöneticileri ve bürokratların katılımıyla gerçekleştirilen “Otomotiv Sektörü Gelecek Stratejisi Konferansı”nın çıktılarından oluşan rapor, otomotivin geliştirilebilmesi için uzun-kısa vadeli hedefleri ve acil hayata geçirilmesi gereken görevleri de içeriyor.
“Otomotiv Sektörü Gelecek Stratejisi” raporuna göre Türk otomotiv sektörü için acil olarak harekete geçilmesi gereken alanlar şöyle belirlendi;
· 5–10–20 yıllık sektör bazlı stratejik planlar hazırlanması
· Genç nüfusun eğitilmesi
· Yatırım kredilerinin daha cazip hale gelmesi
· Ekonomik istikrarın devamlılığı
· İlk yatırım maliyetinin düşürülmesi (Toprak, Altyapı, Üstyapı)
· Teşviklerin arttırılması
· Araç vergileri düşürülerek doymamış pazarın canlandırılması
· Verimlilik
· Ar-GE teşviklerinin arttırılması
· Finansman olanaklarının geliştirilmesi
Sektörün vizyonuna ilişkin olarak ise 3–5 yıllık orta vadeli hedefler şöyle belirlendi;
· Üniversitelerle sektörel işbirliğinin geliştirilmesi
· Sektörün kendi özel dizaynını yaratması ve markalaşma çalışmaları
· Sektöre özel lise ve üniversitelerin kurulması
· Katma değeri yüksek gruplarda yerlileşme oranının artırılması
· Teknoparkların artırılması, Ar-Ge çalışmalarının desteklenmesi
|
PETROL 135 DOLARI DA AŞTI
|
|
ABD Stoklarım Azaldı Deyince, Önceki Gün 132 Dolara Ulaşan Petrol Fiyatları Dün de 135 Dolara Tırmandı.
|
Önceki gün 132 dolara ulaşan petrol fiyatları dün de 135 dolara tırmandı.
Dolardaki düşüşle birlikte talebin arttığı petrolün, bu yeni rekorunda ABD’deki ham petrol stoklarının 5 milyon varilden fazla azaldığına ilişkin haberler etkili oldu. Petrol fiyatları sadece mayıs ayında yüzde 20 artış kaydetti.
PETROL fiyatları inanılmaz yükselişine dün yeni bir rekorla devam etti. Önceki gün 130 doları aşarak 132 dolara çıkan petrol fiyatları dün 135 dolara ulaşarak tüm zamanların rekorunu kırdı. Böylece sadece mayıs ayındaki artış oranı yüzde 20 olurken, yılbaşından bu yana görülen artış yüzde 50’de dayandı. Petrolün dünkü rekorunda, dolardaki değer kaybının yanı sıra ABD’deki ham petrol stoklarının azalışı etkili oldu.
Stokların geçen hafta başında 5.3 milyon varil azalarak 320.4 milyon varile gerilediği haberi, petrol fiyatlarındaki artışı hızlandırdı. Stokların yarım milyon varil azalacağı yönündeki tahminlerin tutmayışı, petrolü önce 132 dolara taşıdı. New York piyasasında petrol kapanışı 133 doların üzerinden yaptı. Bu kapanışın ardından fiyatlar hız kesmedi, elektronik işlemlerde 134 doları gören petrol, Asya borsalarındaki işlemlerde 135 doların üzerine çıktı.
Ocak 2007’de 50 dolardı
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) verilerine göre, enflasyona ayarlandığında petrol fiyatları, 1979 yılındaki İran İslam Devrimi’nden bir yıl sonra Nisan 1980’de 101.70 dolarla zirve yapmıştı. Ancak daha sonra 20 dolarlara kadar gerilen petrol fiyatları 2001 yılından sonra yükseliş trendine geçti. Petrole olan güçlü talep ve ABD Doları’nın değerinin düşük olması, 2007 yılının başında 50 doların altında bulunan ham petrol fiyatlarının yükselmesinde önemli rol oynadı. Petrol fiyatlarının hızlı yükselişinde, doların yanı sıra Çin’de dizele olan güçlü talep, üretime ilişkin kaygılar öne çıkıyor.
Fiyatlar nereye gider
Bu aşamadan sonra petrolde fiyatın nereye gideceği konusunda tahminler havada uçuşuyor. Uzmanlar piyasanın yükseliş beklentisini koruduğunu, trendi yakalamak için herkesin petrol aldığını belirtiyor. Bütün fonların petrolün peşine düştüğüne dikkat çeken uzmanlar, talep azaltmadıkça fiyatların yükselmeye devam edeceğini belirtiyor. Yatırım bankası Goldman Sachs, geçen hafta bu yılın ikinci yarısı için ortalama petrol fiyatı tahminini 107 dolardan 141 dolara çıkarmıştı. Goldman Sachs, petrolün varil fiyatının 2010 yılına kadar 200 dolar olabileceğini de açıklamıştı. Bu 200 dolarlık tahminin giderek kendisine daha çok taraftar bulduğunu kaydeden uzmanlar, her olumsuz haberin bir anda fiyatlarda yeni bir rekor oluşturduğuna dikkat çekiyor.
Petrol fiyatları neden artıyor
Doların değer yitirmesi
Doların diğer önemli para birimleri karşısında değerinin düşmesi, dolar varlıklarını nispeten ucuz olarak gören yatırımcıları kaçırıyor. OPEC petrol bakanları petroldeki rekor fiyatlara karşın, enflasyon ve doların bunun etkisini yumuşattığını savunuyor.
Fonların artan ilgisi
ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz indirim sürecine girmesi ve merkez bankalarının piyasalara para pompalaması da petrole yaradı. Emeklilik ve hedge (yüksek riskli) fonlardaki yatırımcıların petrol dahil diğer emtialara yönelmesi fiyatları etkiledi.
Nijerya’da üretim kesintisi
Dünyanın 8’inci büyük petrol üreticisi Nijerya’da petrol üretimi, petrol endüstrisine yönelik saldırılar nedeniyle Şubat 2006’dan bu yana kesintiye uğruyor. Petrol şirketlerine göre, saldırılar ve sabotaj nedeniyle Nijerya’nın günlük 559 bin varil petrol üretimi durdu.
İran’a ilişkin kaygılar
Dünyanın 4’üncü büyük ihracatçısı İran’ın, nükleer programı nedeniyle Batılı ülkelerle yaşadığı gerginlik, petrol tüketicilerinin İran’ın petrol arzına ilişkin kaygılarını artırıyor.
Irak’tan verim alınamıyor
Irak’a yıllardır süren ambargo, savaşın ardından halen süren çatışmalar ve yeterli yatırım olmaması nedeniyle petrol endüstrisinden tam verim alamaması da fiyatların artmasında etkili oluyor.
ABD ve Çin’in talebi
En büyük tüketiciler ABD ve Çin’in petrole olan talebinin büyük etkisi bulunuyor. Küresel petrol talebi büyümesi artış eğilimini sürdürürken, yüksek fiyatların şimdiye kadar ekonomik büyüme üzerinde sınırlı etkisi oldu.
OPEC’in arzı sınırlaması
Dünya petrolünün 3’te birinden fazlasını üreten OPEC, fiyat düşüşünü engellemek için 2006’dan sonra üretimi azaltmaya başlamıştı. Aralık 2007’de günlük üretim kapasitesini değiştirmeme kararı alan OPEC, ’artırın’ çağrılarına rağmen, arzın yeterli olduğunu savunuyor.
Chavez: OPEC değil Amerika sorumlu
VENEZUELA Devlet Başkanı Hugo Chavez, petrol fiyatlarındaki yükselişten, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütünün (OPEC) değil, ABD’nin sorumlu olduğunu savundu. Chavez, başkent Karakas’da yaptığı konuşmada, "Amerikalı yetkililer yüksek fiyatlardan OPEC’i sorumlu tutmaya çalışıyor. Ancak gerçek suçlu ABD’nin petrole olan açgözlü talebidir" dedi. Chavez ABD’yi, dünyayı OPEC’e karşı tutum aldırmaya çalışmakla da suçladı
|
PİYASALARDA DEPREM KORKUSU
|
|
Hükümetle Yargı Arasındaki Yüksek Gerilime Enerji ve Gıda Fiyatlarındaki Hızlı Yükseliş Eklenince Piyasaları 'Deprem' Korkusu Sardı.
|
Hükümetle yargı arasındaki yüksek gerilime enerji ve gıda fiyatlarındaki hızlı yükseliş eklenince piyasaları 'deprem' korkusu sardı.
AK Parti'ye açılan kapatma davası öncesinde yaşanan bu gerilim, 1 ve 3 aylık dilimler içerisinde Türkiye'yi 'finans piyasaları istikrarsızlığın eşiğinde' şeklinde tanımlanır hale getirdi.
Bütün bunlara aşırı yüksek cari açık da eklenince kulislerde şu söz sıkça konuşulur oldu:
"Dikkat Türkiye'nin kredi notu düşebilir!"
BORSA GERİDE KALDI
Türkiye'de borsa başta olmak üzere son dönemde yurtdışı piyasalardan ayrışmasının en önemli nedeni siyasette yaşanan belirsizlikler. Kapatma davası ardından yükselen tansiyon son günlerde bildiri savaşı ile iyice tırmanmış durumda. Türkiye ile aynı kategoride değerlendirilen ülke borsalarında daha kuvvetli hareketler yaşanırken, İMKB ise yerinde sayıyor, hatta geriye gidiyor. Son bir ayda Arjantin ve Brezilya borsaları yüzde 6-7 civarında yükselişler kaydetti.
Benzer şekilde Almanya, İngiltere ve Japonya borsalarında da yüzde 1-2 arasında değişen oranlarda yükseliş izlendi. Aynı dönemde Türkiye Borsası ise yüzde 6'nın üzerinde değer yitirdi.
DOLARI YÜKSEK FAİZ TUTUYOR
Dolar tarafında ise gergin bekleyiş devam ediyor. Merkez Bankası'nın yaptığı faiz artırımı sonrası para gecelik repoya yönelirken, bu durum şimdilik kurlar üzerinde baskı yaratıyor. Özellikle dışarıdan gelen para ilk adres olarak gecelik faize gidiyor, kurları da aşağı itiyor. Ancak doların son günlerdeki hareketliliği piyasalarda ilgi uyandırıyor. Uzmanlar, yüksek faize karşın siyasi gerilime dikkat edilmesi gerektiğini ve gerilimin tırmanması halinde bunun etkilerinin döviz tarafında da görülebileceğini belirtiyor.
Eurobond piyasasında da tedirgin bekleyiş devam ediyor. Geçtiğimiz hafta krizin en kötü günlerinin geçtiği düşüncesinin risk iştahını artırmasıyla gelişmekte olan ülkelere yönelim artarken, risk primleri de azalmıştı. ancak küresel enflasyona ilişkin kaygılara bağlı olarak küresel risk iştahında bir azalma yaşanabileceğini belirten uzmanlar, bu durumun gelişmekte olan ülkelerin risk primlerini bir miktar artırabileceğini düşünüyor. Türkiye'deki siyasi gerilim de yakından izlenirken, bu durumun Türk eurobondlar üzerindeki stresi artırdığı belirtiliyor.
5 saat önce.. [1367712]
|
Dolar
| | | | | |