şinasi yamak  
 
  nisan 23 15.03.2025 10:59 (UTC)
   
 

 

Arap Sermayesi Türkiye'yi Sevdi

R

Türkiye'de Ekonomik Kriz Anında Ortaya Çıkıveren ve Kaçan Yabancı Sermayeye Karşın Panzehir Olan Arap Sermayesi Türkiye'yi Sevdi.

 

 

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)/Türk-Katar İş Konseyi, 30 Nisan'da, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan'ın Baykanlığında, Katar İşadamları Derneği üyesi Katarlı üst düzey işadamlarından oluşan heyetin katılımıyla çalışma yemeği düzenleyecek.

DEİK'ten yapılan açıklamada, Ceylan Intercontinental Oteli'nde gerçekleştirilecek olan programın sonrasında Türk ve Katarlı işadamları arasında ikili görüşmelere yer verileceği belirtildi. Katar'ın dünyada en fazla doğal gaz rezervine sahip üçüncü ülke olduğu ve en fazla sıvı doğal gaz (LNG) ihraç eden ülke konumunda bulunduğu kaydedilen açıklamada, Türk inşaat firmalarının bugüne kadar Katar'da üstlendikleri projelerin toplam değerinin 5.3 milyar dolar olduğu ifade edildi

'Ayakların Başı Yönettiği Yerde Kıyamet Kopar'

 

Başbakan Erdoğan, 1 Mayıs'ın Tatil İlan Edilmemesinin Gerekçesini Açıkladığı Konuşmasında, Sıradışı Bir Polemiğin de Fitilini Ateşledi.

 

Başbakan Tayyip Erdoğan, 1 Mayıs’ın tatil ilan edilmemesinin gerekçesini, "Türkiye bir tatiller cenneti. Dünyada da, 1 Mayıs her yerde resmi tatil olarak kutlanmıyor" sözleriyle açıkladı.

Türkiye’de bir yılda yaklaşık 200 gün çalışıldığını vurgulayan Erdoğan, "Bir günün ekonomiye maliyeti yaklaşık 2 katrilyon lira. Fazlası var, azı yok. Emeğin, dayanışmanın çok çok önemsendiği bir dönemde emek ve dayanışma günü olarak 1 Mayıs’ı ilan ettik" dedi.

 

AYAKLAR BAŞI YÖNETMEZ: Sendikaların 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama isteğine karşı çıkan Erdoğan, partisinin dünkü Meclis grubunda şunları söyledi: "Ayakların başları yönettiği bir yerde kıyamet kopar. Biz, sevginin, barışın, kardeşliğin egemen olduğu bir ülkenin tesisini istiyoruz. Bunun için her ilde valilik, toplantı ve gösterilerin, yürüyüşlerin yapılacağı meydanları hazırlar. Bizler de sivil toplum örgütleri de buna uyarız. İstanbul’da biz mitinglerimizi hep Kazlıçeşme’de, Ankara’da Tandoğan’da, Sıhhıye’de yaptık. ’Hayır, bize illa Kızılay’ı vereceksiniz’ demedik. Böyle bir dayatmanın içinde olmadık. ’İstanbul’da da illa bize Taksim’i, Sultanahmet’i vereceksiniz’ demedik."

TAKSİM ISRARI ŞIK DEĞİL: Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: İstanbul’un eski miting alanları Sultanahmet ve Beyazıt Meydanıydı, Taksim aynı şekilde. Ama daha sonra buralar bu tür miting alanları olmaktan çıkarıldı. Şimdi İstanbul’da Kazlıçeşme, Kadıköy, Kartal var. Gelin buralarda yapın bunu. "Hayır, biz Taksim’de yapacağız". Bu, şık bir yaklaşım değil. Buyurun ilan edilen alanlar var, gelin bu alanlarda yapın. ’Taksim’de yapacağız’ diye dayatıldığında mülki idare olumlu bakmaz. Niye bakmaz? Çünkü bugün bu böyle başladığı zaman, yarın bunun arkası farklı bir şekilde gelir. Bu ülkede hukukun üstünlüğü varsa, herkesin buna uyması gerekmektedir. Ben iktidar partisi olarak buna uyuyorsam, o zaman sivil toplum örgütü olarak siz de buna uyacaksınız, uymak durumundasınız. İstediğimiz yerde istediğimizi yaparız, kapanın elinde kalır mantığıyla gidilirse ülkedeki keşmekeşliklerin ardı arkası kesilmez."

DİRENİLİRSE HOŞ OLMAZ: Bütün olumlu yaklaşımda bulunmalarına rağmen halen bu şekilde direnirlerse bunun hoş olmayacağını belirten Erdoğan, "Biz de hoş olmayan bir zemin istemiyoruz. Her şeyin karşılıklı anlayışla olmasını istiyoruz. 1 Mayıs kutlamasından ya da emeğin, dayanışma gününün kutlamasına karşı olan bir Hükümet yok. 1 Mayıs, artık gerilim ve çatışma günü olmaktan çıksın istiyoruz. Marjinal grupların şiddet gösterisi ve provokasyonlarına fırsat vermeyelim istiyoruz. Sendika yöneticilerimizi sorumluluk almaya, kanunlara uymaya çağırıyorum. Bu bir inat meselesi olmamalıdır. Sevincimize, coşkumuza lütfen gölge düşürtmeyin. Bakanlar Kurulu kararı yeni bir sayfa açma vesilesi olsun diyorum" diye konuştu. 23.04.2008 02:24 [1317803]

Bandırma ve Samsun Limanlarının Satışına 18 Teklif

 

Tcdd Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü'ne Ait Bandırma ve Samsun Limanlarının 36 Yıl Süreyle 'İşletme Hakkı Verilmesi' Yöntemiyle Özelleştirilmesi Amacıyla Açılan İhalede Son Teklif Verme Tarihi Olan 22 Nisan 2008 İtibariyle Bandırma Limanı İçin 12, Samsun Limanı İçin İse 6 Olmak Üzere Toplam 18 Teklif Alındı.

 

 

TCDD Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü'ne ait Bandırma ve Samsun limanlarının 36 yıl süreyle 'işletme hakkı verilmesi' yöntemiyle özelleştirilmesi amacıyla açılan ihalede son teklif verme tarihi olan 22 Nisan 2008 itibariyle Bandırma Limanı için 12, Samsun Limanı için ise 6 olmak üzere toplam 18 teklif alındı.

Özelleştirme İradesi Başkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Bandırma Limanı için Ceynak Lojistik ve Ticaret A.Ş., Gümrük ve Turizm İşletmeleri A.Ş., Mardaş Marmara Deniz İşletmeciliği A.Ş., IC İçtaş Liman-Gülmar Denizcilik Ortak Girişim Grubu, Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK), Turkuaz Petrol Ürünleri A.Ş., Varyap Varlıbaşlar Yapı Sanayi ve Turizm Yatırımları Ticaret A.Ş., Türkerler-Kolin Ortak Girişim Grubu, Albayrak-Seçkin Ortak Girişim Grubu, Çelebi Ortak Girişim Grubu, Yıldırım Dış Ticaret ve Pazarlama A.Ş., Global Liman-Torunlar Ortak Girişim Grubu teklif verdi. Samsun Limanı için teklif veren firmalar ise Ceynak Lojistik ve Ticaret A.Ş., Varyap Varlıbaşlar Yapı Sanayi ve Turizm Yatırımları Ticaret A.Ş., Türkerler- Kolin Ortak Girişim Grubu, Albayrak-Seçkin Ortak Girişim Grubu, Çelebi Ortak Girişim Grubu ile Yıldırım Dış Ticaret ve Pazarlama A.Ş. oldu.

Açıklamada, alınan tekliflerin İhale Komisyonu tarafından değerlendirilmesinin ardından teklif sahiplerinin belirli bir program çerçevesinde pazarlık görüşmelerine davet edilecekleri belirtildi.

(MÜG-CC-CC-E) (İhlas Haber Ajansı) 23.04.2008 11:57 [1318263]

Chavez: Gıda Krizi Yoksullar için Katliam

 

Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez, Artan Gıda Fiyatlarının Dünya Yoksulları İçin Katliam Olacağını ve Küresel Çapta Bir Beslenme Krizi Yarattığını Kaydetti.

 

Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez, artan gıda fiyatlarının dünya yoksulları için katliam olacağını ve küresel çapta bir beslenme krizi yarattığını kaydetti.

Chavez, televizyonda yayınlanan konuşmasında, BM'nin, açlık ve yetersiz beslenmenin neden olduğu ölümlerle ilgili verilerine atıfta bulunarak, "dünyada şu anda olan, gerçek bir katliam" diye konuştu.

 

Sorunun, gıda üretimi sorunu olmadığını belirten Chavez, "Sorun, dünyanın ekonomik, sosyal ve siyasi modelinden kaynaklanıyor. Kapitalist düzen kriz yaşıyor" dedi.

Chavez'le ve diğer liderlerle görüşmek üzere Caracas'a gelen Küba Devlet Başkanı Yardımcısı Carlos Lage de, gıda fiyatlarının artışından gelişmiş ülkelerin biyoyakıt konusundaki yanlış politikalarını sorumlu tuttu.

Lage, "gelişmiş ülkeler arabaları gıdayla beslemek istiyor, işte bugün yaşadığımız akıldışı dünya bu..." diye konuştu

Satılan her 100 otomobilin 67'si ithal  

ANKARA (ANKA) - Türkiye'nin en çok ihracat gerçekleştiren sektörü otomotiv olurken, iç pazardaki hakimiyet ise ithal otomobillerin elinde bulunuyor.

 

ANKA'nın Otomotiv Sanayii Derneği'nin (OSD) verilerinden yaptığı belirlemeye göre, bu yılın ilk çeyreğinde sektörde satılan her 100 otomobilden 67'sini ithal otomobiller oluşturdu. Anılan dönemde satılan 73 bin 734 otomobilden 49 bin 756'sinin ithal, 24 bin 175'inin ise yerli olduğu belirlerdi. Geçen yılın aynı döneminde de satışa sunulan her 100 otomobilden 70'i ithal otomobillerden oluşmuştu.

 

ON YILIN ORTALAMASINDA YÜZDE 60

 

Otomotiv pazarında 1998-2007 döneminde satılan her 100 otomobilden 60'ının da ithal olduğu belirlendi. Son 10 yılda satılan 3 milyon 140 bin 562 otomobilin 1 milyon 888 bin 638'ini ithal otomobiller oluşturdu. Yerli otomobillerin sayısı ise anılan dönemde 1 milyon 251 bin 924'te kaldı.
İthal
otomobil satışlarının 1998 yılında yüzde 35 olan payı, yıllar itibariyle artış seyri izledi.

 

Bu oran 1999'da yüzde 45'e, 2000 ve 2001'de ekonomik krizinde etkisiyle yüzde 55'e, 2002'de yüzde 61'e çıktı. Ekonominin kendini toparlama sürecinde söz konusu oran artışını sürdürerek, 2003'te yüzde 68'e, 2004 ve 2005'te yüzde 69'a ulaştı. İthal otomobil satışları 2006'de yüzde 68 ve 2007'de yüzde 66 olarak gerçekleşti. Son 10 yılın ortalamasına göre ise satılan her 100 otomobilden 60'ı ithal otomobillerden oluştu.

 

Otomobil pazarı satış rakamları (1998-2008)

Yıllara göre
Yerli İthal Toplam İth.Pay(%)
1998 204.054 111.536 315.590 35
1999 157.452 131.215 288.667 45
2000 207.739 258.987 466.726 55
2001 59.179 72.259 131.438 55
2002 35.519 55.096 90.615 61
2003 73.267 153.769 227.036 68
2004 139.541 311.668 451.209 69
2005 136.708 301.889 438.597 69
2006 117.725 255.494 373.219 68
2007 120.740 236.725 357.465 66
TOPLAM 1.251.924 1.888.638 3.140.562 60
3 Ay 2007 16.278 38.456 54.734 70

Tarlada 10 Ykr Manavda 1 YTL

 

Çukurova'da Hasat Edilmeye Başlanan ve Türkiye'de Yılın İlk Soğanının Tarlada 10 Ykr'ye, Halde 50 Ykr'ye Manavda İse 1 YTL'ye Satıldığı Bildirildi.

 

Çukurova'da hasat edilmeye başlanan ve Türkiye'de yılın ilk soğanının tarlada 10 YKr'ye, halde 50 YKr'ye manavda ise 1 YTL'ye satıldığı bildirildi.

Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Durmuş Halis yaptığı açıklamada, Türkiye'de meyve ve sebze fiyatlarının tarlada ucuz olmasına rağmen tüketiciye yansımadığını söyledi. Sebze ve meyve fiyatlarının, vatandaşın sofrasına gelinceye kadar birkaç kat arttığını belirten Halis, "Çukurova'da bugünlerde soğan hasadı başladı. Ancak çiftçi soğanı 10 YKr'den satıyor. Oysa kuru soğan halde 50 YKr'ye, manavda ise 1 YTL'ye satılıyor" dedi.

 

Pahalılığın ürünün tarladan toplanması, işçiliği, paketlenmesi, nakliyesi, stopajı ve belediyenin aldığı hal rüsumu parası gibi ekstra masraflardan dolayı yükseldiğini anlatan Halis, "Tarladaki 10 YKr'lik ürünün fiyatı ne olursa olsun masraflar eklendiğinde birkaç kat artıyor. Manava ve pazara ulaştığında ise en az 60-70 YKr oluyor. Tüm bu giderler, ürünün fiyatını artırıyor. Kuru soğan Adana'da halde 30 YKr'den İstanbul'da 50 YKr'den satılıyor. Soğan Adana'da manavda 50 YKr'den İstanbul'da ise 1 YTL'den hatta bazı yerlerde 1.5 YTL'den bile satılıyor" diye konuştu.

Soğanın geçen yıl çiftçinin yüzünü güldürerek iyi para ettiğini ancak bu yıl soğanın çiftçide hayal kırıklığı yarattığına dikkat çeken Halis şunları kaydetti:

"Türkiye'de yılın ilk soğanı Çukurova'da hasat ediliyor. Üstelik soğan turfanda soğanı. Ancak soğan geçen yıl çiftçiyi çok memnun etti. Bu yıl hayal kırıklığına yol açtı." Geçen yıl soğan para ettiği için Çukurova'da yaklaşık 60 bin dekar alana ekilen soğanın bu yıl yüzde 25 artarak 80 bin dekar alana ekildiğini vurgulayan Halis, soğanın çiftçiye maliyetinin 60 YKr olduğunu ancak çiftçinin soğanını maliyetinin çok altında sattığını sözlerine ekled

TOBB'dan ''Turizmde Konaklama Vergisi'' uyarısı  

Ankara (AA)- Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), ''İl Özel İdaresi ve Belediye Gelirleri Kanun Tasarısı'' ile getirilmek istenen yüzde 3 oranındaki ''Konaklama Vergisi''nin, kayıtdışılığı teşvik edeceği uyarısında bulundu.


TOBB'dan yapılan açıklamada, döviz açığının ve istihdam sorunun daha da büyüdüğü 2008 yılında, ''Konaklama Vergisi''nin Türkiye ekonomisinin en canlı sektörüne ve dolayısıyla ülke ekonomisine doğrudan vurulan bir darbe olacağı endişesi dile getirildi. Turizm sektörünün son yıllarda Türkiye'ye dünya çapında başarı öyküsü
yazdırdığı ifade edilen açıklamada, 2000'li yıllarda dünyada turizminin yılda ortalama yüzde 4 büyürken, Türkiye'de yüzde 10 büyüdüğü ve bu sayede Türkiye'nin, dünyanın ilk 10 turizm destinasyonlarından biri haline geldiği kaydedildi.


Turizm sektörünün hızlı gelişmesinin, ekonomideki 2 önemli soruna da çare olduğu ifade edilen açıklamada, şöyle devam edildi:


''Bunlardan birincisi, bu yıl 70 milyar dolara ulaşması beklenen dış ticaret açığının dörtte birini kapatmasıdır. İkinci de istihdamdır. Turizm sektörü sayesinde doğrudan ve dolaylı olarak 40 ayrı sektörde 2,7 milyon kişiyi istihdam edilmektedir. Turizm sektörünün yılda yüzde 10 büyümeye devam etmesi halinde, her yıl 100 bin kişiye yeni istihdam olanağı sağlanacaktır. Turizmde sorun yaşanması demek, hem döviz açığı, hem de istihdam alanında sorun yaşanması demektir.''


Yüzde 3'lük verginin, ciro üzerinden getirilmesinin, net kar rakamına oranlandığında sektörün kurumlar vergisi yükünün yaklaşık ikiye katlanması sonucuna yol açabileceği belirtilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi:

 

''Yaklaşık 10 milyar dolarlık konaklama sektöründe bu verginin toplam yükü 300 milyon dolardır. Kaynak sıkıntısı içindeki sektörün şimdi de 300 milyon doları verebilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan söz konusu vergi uygulaması, kayıtdışını da teşvik etmek anlamına gelecektir. Türkiye ekonomisinin en önemli problemi kayıtdışılık iken, kayıtdışılığı özendirecek girişimlerden dikkatle sakınmak gerekir. Öte yandan konaklama vergisi adı altında toplanacak bu kaynağın, nasıl
ve nerede kullanılacağı da açık değildir. Bu durum da ayrı bir sıkıntı yaratmaktadır

Tüpraş'ta 1.6 Milyar Dolarlık Yatırım Yürüyor, AB'ye Uygun Motorin Geliyor

 

Türkiye Petrol Rafinerileri A.ş. (Tüpraş) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, Şirketin Genel Kurulunda Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Yelmenoğlu Tarafından Okunan Mesajında, Otomotiv Yakıtları ile İlgili Direktifler Kapsamında Avrupa Birliği'nin (AB) 2009 Yılı İtibariyle Maksimum 10 Ppm Kükürt İçerikli Motorine Geçişinin Başlayacağını Belirtti.

 

Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş. (Tüpraş) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, şirketin genel kurulunda Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Yelmenoğlu tarafından okunan mesajında, otomotiv yakıtları ile ilgili direktifler kapsamında Avrupa Birliği’nin (AB) 2009 yılı itibariyle maksimum 10 ppm kükürt içerikli motorine geçişinin başlayacağını belirtti.

 

Koç, benzin ve motorin kalitesine ilişkin 2007 yılı direktifinin yanı sıra biyoyakıtlar, denizcilik yakıtları konularında mevcut düzenlemeler üzerine, taşımacılıktan kaynaklanan olumsuz çevre etkilerinin azaltılmasını amaçlayan önemli revizyon çalışmalarının başlatıldığını vurguladı.

1.6 MİLYAR DOLAR: Koç, şöyle konuştu: "Tüpraş, ülkemizde son yıllarda tüketimi hızla artan motorin gibi beyaz ürünlerin ithalatını azaltmak ve ilave katma değer yaratmak için 1.6 milyar dolar tutarındaki fuel-oil dönüşüm yatırımını başlatmıştır. Ülkemiz rafinaj teknolojisine önemli katkıları olacak olan bu yatırım ile İzmit Rafinerisi’ne 6.3 dolar/varil ilave kar sağlanırken, proje kárlılığı girdi olarak kullanılan fuel oil ile dönüştürülecek beyaz ürünler arasındaki fiyat makasına bağlı olduğundan, uluslararası rafineri marjı dalgalanmaları bu projeyi etkilemeyecektir. 2008’de başlayacak ve 5 yılda inşa edilecek Fuel-Oil Dönüşüm projesi ile toplam 2.6 milyon ton beyaz ürün elde edilirken ithal edilmek zorunda kalınan 2.7 milyon ton motorin, LPG ve petrokok gibi ürünlerin İzmit Rafinerisinde üretimi sağlanmış olacaktır. Ülkeye yapılacak yıllık 5 milyon ton kapasiteli yeni bir rafineriye eşdeğer etkiye sahip bu yatırımın geri dönüş süresi 5 yıldan kısa olup, yarım milyar dolara yakın ilave Tüpraş’ın kárlılığını yüzde 50 artıracak."

22.5 MİLYAR YTL NET CİRO: Tüpraş’ın yıllık 28.1 milyon ton ham petrol işleme kapasitesi, 22.5 milyar YTL net cirosu, 1.3 milyar YTL konsolide net kárı ile Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu olduğunu ifade eden Koç, şöyle devam etti: "Tüpraş bu konumunu daha da başarılarla sürdüreceğine inanmakta ve geleceğe tam bir güven duymaktadır. Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da Kırıkkale’de yeni ve stratejik yatırımları devreye almanın coşkusunu yaşayacak olan Tüpraş’ı, Türkiye ekonomisinde ve global bazda bir enerji aktörü konumuna taşımak temel amacımızdır, bu amaca ulaşacağımızdan kuşku duymuyoruz. Yeni yatırımların büyük ölçüde tamamlanması, operasyonel iyileştirmeler, piyasanın üzerinde büyüme ve kár odaklı üretim politikasıyla Tüpraş rafinerileri daha önce konulan hedefler doğrultusunda Akdeniz rafineri marjı ile 2006’da 0.56 dolar/varil olan farkını 2007 yılında 1.9 dolar/varil düzeyine yükseltmiştir. Böylece Tüpraş rafineri marjı 2007’de 7.22 dolar seviyesine ulaşmış ve kárlılık hedefleri yakalanmıştır." 23.04.2008 02:29 [1317818

Tüpraş'ta 1.6 Milyar Dolarlık Yatırım Yürüyor, AB'ye Uygun Motorin Geliyor

 

 

Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş. (Tüpraş) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, şirketin genel kurulunda Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Yelmenoğlu tarafından okunan mesajında, otomotiv yakıtları ile ilgili direktifler kapsamında Avrupa Birliği’nin (AB) 2009 yılı itibariyle maksimum 10 ppm kükürt içerikli motorine geçişinin başlayacağını belirtti.

 

Koç, benzin ve motorin kalitesine ilişkin 2007 yılı direktifinin yanı sıra biyoyakıtlar, denizcilik yakıtları konularında mevcut düzenlemeler üzerine, taşımacılıktan kaynaklanan olumsuz çevre etkilerinin azaltılmasını amaçlayan önemli revizyon çalışmalarının başlatıldığını vurguladı.

1.6 MİLYAR DOLAR: Koç, şöyle konuştu: "Tüpraş, ülkemizde son yıllarda tüketimi hızla artan motorin gibi beyaz ürünlerin ithalatını azaltmak ve ilave katma değer yaratmak için 1.6 milyar dolar tutarındaki fuel-oil dönüşüm yatırımını başlatmıştır. Ülkemiz rafinaj teknolojisine önemli katkıları olacak olan bu yatırım ile İzmit Rafinerisi’ne 6.3 dolar/varil ilave kar sağlanırken, proje kárlılığı girdi olarak kullanılan fuel oil ile dönüştürülecek beyaz ürünler arasındaki fiyat makasına bağlı olduğundan, uluslararası rafineri marjı dalgalanmaları bu projeyi etkilemeyecektir. 2008’de başlayacak ve 5 yılda inşa edilecek Fuel-Oil Dönüşüm projesi ile toplam 2.6 milyon ton beyaz ürün elde edilirken ithal edilmek zorunda kalınan 2.7 milyon ton motorin, LPG ve petrokok gibi ürünlerin İzmit Rafinerisinde üretimi sağlanmış olacaktır. Ülkeye yapılacak yıllık 5 milyon ton kapasiteli yeni bir rafineriye eşdeğer etkiye sahip bu yatırımın geri dönüş süresi 5 yıldan kısa olup, yarım milyar dolara yakın ilave Tüpraş’ın kárlılığını yüzde 50 artıracak."

22.5 MİLYAR YTL NET CİRO: Tüpraş’ın yıllık 28.1 milyon ton ham petrol işleme kapasitesi, 22.5 milyar YTL net cirosu, 1.3 milyar YTL konsolide net kárı ile Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu olduğunu ifade eden Koç, şöyle devam etti: "Tüpraş bu konumunu daha da başarılarla sürdüreceğine inanmakta ve geleceğe tam bir güven duymaktadır. Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da Kırıkkale’de yeni ve stratejik yatırımları devreye almanın coşkusunu yaşayacak olan Tüpraş’ı, Türkiye ekonomisinde ve global bazda bir enerji aktörü konumuna taşımak temel amacımızdır, bu amaca ulaşacağımızdan kuşku duymuyoruz. Yeni yatırımların büyük ölçüde tamamlanması, operasyonel iyileştirmeler, piyasanın üzerinde büyüme ve kár odaklı üretim politikasıyla Tüpraş rafinerileri daha önce konulan hedefler doğrultusunda Akdeniz rafineri marjı ile 2006’da 0.56 dolar/varil olan farkını 2007 yılında 1.9 dolar/varil düzeyine yükseltmiştir. Böylece Tüpraş rafineri marjı 2007’de 7.22 dolar seviyesine ulaşmış ve kárlılık hedefleri yakalanmıştır." 23.04.2008 02:29 [1317818

Türkiye'yi bolluk bekliyor  

Ankara (AA)- Kuraklık ve spekülatif sebeplere bağlı gıda ürünlerinde dünyada darlık yaşanırken, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), Konya Ovası Projesi (KOP) ve Polatlı Ovası Projesi benzeri projelerle, gelecekte Türkiye'yi bolluk bekliyor.


Söz konusu projelerle ''sulanabilir'' alanlar büyürken, tarımda üretim ve ürün çeşitliği artacak, katma değer yükselecek. Bir başka deyişle dünyada isyanlara kadar varan sorunlara yol açan gıda krizi, Türkiye'ye için fırsata dönüşecek.


Cumhuriyet tarihinin en büyük projesi özelliği taşıyan Güneydoğu Anadolu Projesinde son hamleye hazırlanılırken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatları doğrultusunda 5 yılda bitirilmesi öngörülen proje, yörenin gelir seviyesini 4,5 kat artıracak. GAP'ın sulama projeleri tamamlandığında, şimdiye kadar
devlet eliyle
gerçekleştirilen ''sulama alanına eşit bir alan'' daha sulu tarıma açılmış olacak.


Böylece GAP'ın meydana getireceği yüksek tarım ve sanayi potansiyeli, bölgede ekonomik hasılayı 4,5 kat artıracak, nüfusu 8,6 milyona ulaşacak bölge halkının yaklaşık 3,5 milyonuna iş imkanı sunacak.

-2 yılda 5 ürün alınabiliyor-

Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2 yılda 5 ürün alınabilen ve dolayısıyla da eşine az rastlanacak nitelikte iklim koşullarına ve verimli topraklara sahip. İşlemeye elverişli arazi miktarı yaklaşık 2 milyon 477 bin hektar ile toplam arazinin yüzde 33'ü kadar. Kısıtlı işlemeye uygun arazi 694 bin hektar da hesaba katıldığında, bölge topraklarının yüzde 42,2'si tarıma elverişli görünüyor. Bölge illerinde kuru tarım koşullarından, sulu tarım koşullarına geçilmesi ile yüksek katma değer yaratan tarım ürünlerinin ürün
deseninde yer alması sağlanıyor.Bölgede sulamaya açılan alanlarda, özellikle endüstri bitkilerinden pamuk ekimi yaygın. Tekstil ve konfeksiyon sektörünün ana ham maddesi olan pamuk, 2005 yılı ekilen alan 295 bin hektar ve bu alandan elde edilen ürün miktarı ise 1 milyon 179 bin 252 ton. Türkiye ekilen alanlarının yüzde 54'ü kadar Tahıllardan buğday, arpa ikinci üründe de mısır yaygın olarak yetiştiriliyor. Buğday 2005 yılı ekilen alan 1 milyon 166 bin 612 hektar, bu alandan elde edilen ürün miktarı ise 2 milyon 932 bin 322 ton. Türkiye ekilen alanlarının ise yaklaşık yüzde 13'ü düzeyinde

Ücretlinin Parası Vergiye Gidiyor

 

Türkiye, İşçi ve Memurun Vergi Yükü Bakımından Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) Ülkeleri Arasında 8. Sırada Yer Alıyor.

 

Türkiye, işçi ve memurun vergi yükü bakımından Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkeleri arasında 8. sırada yer alıyor.

Ülkede 1455 YTL olan brüt ortalama ücretten; bekar işçi ve memurlarda 712,4 YTL, evli ve 2 çocuklularda ise 689,6 YTL kesinti yapılıyor.

2007 yılında ortalama ücret üzerindeki vergi yükü bakımından 30 OECD ülkesi arasında yüzde 42,7'lik oran ile birinci sırada yer alan Türkiye, 1 Ocak 2008'de yürürlüğe giren asgari geçim indirimi sonrasında 8. sıraya geriledi. Asgari geçim indirimi, SSK ve işsizlik sigortasını da kapsayan ortalama ücret üzerindeki vergi yükünde 3,8 puanlık bir indirime neden oldu.

 

Böylece ülkemizde ortalama ücretteki vergi yükü yüzde 38,9'a düşerken, İsveç, Polonya, Almanya, Belçika, Fransa, Macaristan ve Yunanistan, sıralamada, Türkiye'nin önündeki ülkeler olarak sıralandı.

İtalya, Avusturya, Finlandiya, İspanya, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Hollanda, Norveç, Slovakya, Portekiz, Japonya, Kore, Meksika, İrlanda gibi ülkelerin de aralarındaki bulunduğu grubun ortalama ücretten aldığı vergiler ise Türkiye'nin altında kaldı.

İsveç'in yüzde 42,6'lık vergi yükü ile listenin başında, İrlanda ise yüzde 9,6'lık vergi yükü ile listenin sonunda yer aldı.

Söz konusu oran Meksika'da yüzde 12,2, Güney Kore'de yüzde 16, ABD'de yüzde 19, Japonya ve İngiltere'de yüzde 25,5, Hollanda'da yüzde 32,2, İtalya'da ise yüzde 38,1 olarak hesaplandı.

ORTALAMA ÜCRETİN NE KADARI KESİLİYOR?

Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü verilerine göre, imalat sanayinde çalışan ve 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen 1455 YTL'lik ortalama brüt ücretin, 2007'de 757,99 YTL'si vergi, işsizlik sigortası ve SSK primi adı altında kesiliyordu. 1455 YTL ücretli işçinin işverene maliyeti de bu kesintilerle 1767,83 YTL'yi buluyordu.

Bu ücretliden yapılan 757,99 YTL'lik kesinti sonrasında, çalışanların eline de 1009,84 YTL geçiyordu.

Asgari geçim indirimi sonrasında ise günümüzde 1455 YTL ortalama ücreti olan bir çalışanın, işverene maliyeti yine 1767,83 YTL. Ancak, asgari geçim indirimi ile birlikte bekar bir işçiden bu yıl 712,39 YTL, evli ve eşi çalışmayan bir işçiden 703,27 YTL, bir çocukludan 696,43 YTL, 2 çocukludan 689,59 YTL, 3 çocukludan 685,03 YTL, 4 çocukludan da 680,47 YTL kesinti yapılıyor.

Böylece ortalama ücret üzerinden yapılan kesintilerin işveren maliyeti üzerinden toplam yükü, bekar bir ücretlide yüzde 40,3, evli-eşi çalışmayanlarda yüzde 39,78, 1 çocuklularda yüzde 39,39, 2 çocuklularda yüzde 39,01, 3 çocuklularda yüzde 38,75, 4 çocuklularda ise yüzde 38,49 olarak hesaplanıyor. 5 saat önce.. [1318268]

Yabancı yatırımcı AKP ile iyi kazandı  

ANKARA (ANKA) - Yabancı yatırımcılar, AKP'nin iş başında olduğu beş yılı aşkın sürede Türkiye'de doğrudan yatırımlar ve portföy yatırımlarından yüksek tutarda kar elde ederek, ülkelerine götürdüler. Yabancı yatırımcıların Ocak 2003-Şubat 2008'i kapsayan dönemde Türkiye'deki bu yatırımlarından yaptıkları kar transferleri 23.2 milyar dolara ulaştı.

 

ANKA'nın Merkez Bankası ödemeler dengesi istatistiklerinden yaptığı hesaplamaya göre anılan dönemde yabancılar, Türkiye'deki doğrudan yatırımlarından elde ettikleri karların 5 milyar 986 milyon doları ile Borsa, devlet iç borçlanma senetleri gibi finansal araçlara yaptıkları portföy yatırımlarından kazandıkları 17 milyar 233 milyon doları yurt dışına transfer etti. Böylece anılan dönemde Türkiye'de elde edilen 23 milyar 219 milyon dolarlık bir kaynak ülkeden çıkarak, başka ekonomilere aktı.

 

KAR TRANSFERİ KATLANARAK ARTTI

 

Doğrudan yabancı sermaye girişleri, son iki yılda Türkiye'nin gayri safi milli hasılasının yüzde 8'i dolayında gerçekleşen cari işlemler açığını sürdürebilmesini kolaylaştırırken, “doğrudan” yatırımlardan elde edilen karlardan yapılan transferlerin de son yıllarda adeta katlanarak büyüdüğü görüldü. Bu gelişme, gelinen noktada doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının gelecek yıllarda cari işlemler açığını nasıl etkileyeceği tartışmasını gündeme getirdi.

 

2000'li yılların başında 300-400 milyon dolar arasında seyreden, 2003 yılında 643 milyon dolar olan doğrudan yatırımlardan kar transferleri 2004 yılıyla birlikte belirgin bir şekilde arttı. Doğrudan yatırımlarda anılan yıl 1 milyar 43 milyon dolara ulaşan kar transferi, 2005'te 1 milyar 51 milyon, 2006'da 1 milyar 181 milyon ve 2007 yılında 1 milyar 988 milyon dolara ulaştı. Bu yılın ilk iki ayında ise 80 milyon dolarlık bir kar transferi yapıldı. Böylece doğrudan yatırımlarda anılan dönemde gerçekleşen toplam kar transferi 5 milyar 986 milyon dolara ulaştı.

 

KAR TRANSFERLERİ CARİ AÇIK İLİŞKİSİ

 

Anılan dönemde 50 milyar doları aşan doğrudan yabancı sermaye fiili sermaye girişinin büyük bölümünü bankacılık ve mali aracı kuruluş faaliyetleri ile telekomünikasyon başta olmak üzere hizmetler sektörüne ve gayrimenkul alımına yönelik yatırımların oluşturduğu dikkat çekiyor. Madencilik, imalat sanayii ve enerjiyle tarım gibi üretken sektörlere gelen yabancı sermayenin payının ise düşük kaldığı görülüyor.

 

Ağırlıkla bankacılık, sigortacılık, sermaye piyasası aracılığı, telekomünikasyon ve toptan ve perakende ticaret gibi üretken olmayan sektörlerde faaliyet gösteren yabancı sermayenin bir süre sonra yapacağı kar transferleriyle Türkiye'nin cari işlemler açığının da büyümesine yol açacağı savunuluyor.

 

YABANCI PORTFÖY YATIRIMLARINDA DA İYİ KAZANDI

 

Türkiye'de Borsa ve devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) başta olmak üzere çeşitli finansal yatırım araçlarına yatırım yapan yabancıların, buradan elde ettikleri kazançlardan yurt dışına transfer ettikleri tutarların da aynı dönemde yıllar itibariyle hızla büyüdüğü dikkati çekiyor.

 

2003 yılında 2 milyar 616 milyon olan yabancıların portföy yatırımlarından elde ederek yurt dışına aktardığı tutar, 2004 yılında 2 milyar 905 milyon, 2005 yılında 3 milyar 326 milyon dolara çıktı. Yabancıların portföy yatırımlarından yaptığı kar transferleri, 2006 yılında 3 milyar 463 milyon, 2007'de de 3 milyar 735 milyon dolara yükseldi. Anılan dönemde yabancıların Türkiye'de portföy yatırımlarından elde ederek yurt dışına aktardığı tutar 17 milyar 233 milyon dolara ulaştı.

 

Bu dönemde doğrudan yatırımlar ve portföy yatırımları kapsamında elde edilerek yurt dışına transfer edilen toplam tutar 23 milyar 219 milyon dolar oldu.

   USD 1,2980 %-1.03

   Altın 37,7659 %-2.71

   EURO 2,0610 %-1.55

 Parite   1,588 %-0,63 

 Bono   %18

IMKB 100   42.827,71 %-0,55 17:07:45

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bugün 39 ziyaretçi (61 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol