şinasi yamak  
 
  nisan 21 15.03.2025 10:26 (UTC)
   
 

38 yıl yetecek linyit bulundu  

Maden Tetkik Arama (MTA) Genel Müdürlüğü, son 3 yıldır yürüttüğü arama çalışmalarının sonucu, 2,3 milyar tonluk yeni linyit rezervi buldu.

Kömürün tonu en düşük fiyat olan 30 dolardan (kalitesine göre tonu 100 dolara kadar çıkabiliyor) hesap edildiğinde 2,3 milyar tonluk yeni rezervin ekonomik değerinin 70 milyar dolar olduğu ve Türkiye'nin bugünkü tüketim seviyesiyle (yılda 60 milyon ton kömür tüketiliyor), yeni rezervin Türkiye'nin yaklaşık 38 yıllık ihtiyacını karşılayacağı belirtildi.
 
Türkiye'nin yeraltı maden zenginliklerini ekonomiye kazandırmak amacıyla çalışmalarını sürdüren MTA, kömür arama çalışmalarından olumlu bir sonuç daha aldı.

Borsa, 43000 direncini kırdı  

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), haftaya alımlarla başladı.   

Ulusal 100 Endeksi günü gün içi en yüksek seviyesi olan 43065.24 puan ile (yüzde 0.99) 424.18 puan artıda kapattı.   

Toplam işlem hacmi 1.266.619.396

IMKB 100   43.065,24 %0,99 17:00:10

   USD 1,3140 %0

   Altın 38,8257 %0.11

   EURO 2,0900 %0.62

 Parite   1,5916 %0,76 

 Bono   %18,8

 YTL olarak gerçekleşeti.   

Borsada Batılı Satıyor Körfez Sermayesi Alıyor

 

Körfez Fonlarının İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na İlgisinin Arttığını Belirten Kılıç, 'Son Haftalarda Batılı Fonların Satışı, Körfez Fonlarının Alışlarıyla Karşılanıyor' Dedi.

 

Körfez fonlarının İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na ilgisinin arttığını belirten Turkish Yatırım Genel Müdürü Berra Kılıç, "Son haftalarda Batılı fonların satışı, Körfez fonlarının alışlarıyla karşılanıyor" dedi.

Referans'ın sorularını yanıtlayan Turkish Yatırım Genel Müdürü Berra Kılıç, Türkiye'yi daha iyi tanıyan, eskiden beri pozisyonu olan yabancıların, Türkiye'ye yeni gelen yabancılara hisselerini satarak piyasadan çıktıklarını söyledi. Yabancı payının azalmadığı, hisselerin kurumlar arasında el değiştiği ilginç bir sürecin yaşandığını ifade eden Kılıç, "Batılı fonların satışları, Körfez fonlarının alışlarıyla karşılanıyor" dedi.

 

Körfez fonlarının son yıllarda çok büyüdüğünü ve ABD piyasalarında da hem borsada alım yaptıklarını hem da doğrudan şirket alabildiklerini hatırlatan Kılıç, Türkiye'de şirketlerin kârlılıklarının sürmesi, İMKB'de fiyatların geldiği seviyenin ucuz olması ve orta-uzun vadede zarar etmeyecekleri düşüncesinin Körfez yatırımcısının Türkiye'de hisse senedi piyasasına ilgiyi artırdığını söyledi. Yerli yatırımcının ise borsaya ilgisizliğinin sürdüğüne dikkat çeken Kılıç, yerli yatırımcılar için Türk Telekom halka arzının ilginç olabileceğini kaydetti.

"Siyasi istikrarsızlık sürer ve AK Parti için kapatılması kararı verilirse topla çıkış yaşanır mı? sorumuzu ise Kılıç şöyle yanıtladı:

"Karşılarında alıcı bulmalarına bağlı. Yeri yatırımcı ya da Türkiye'de daha önce pozisyon açmamış yabancı yatırımcı piyasaya gelirse olabilir."

Yabancıların bono piyasasında satışlarının artmasının büyük önlçüde enflasyondaki artışla bağlı olduğunu ifade eden Kılıç, "Reel getiri azaldığı içi yabancı yatırımcı daha fazla reel getiri talep ediyor. Ayrıca, Merkez Bankası'nın da açık açık ifade ettiği gibi faiz oranlarında yükseliş beklentisinin de yabancı satışların artamasında etkili oluyor" diye konuştu.

Bu yıl ciddi miktarda sıcak para girişinin olmasını beklemediğini ifade eden Kılıç, gösterge kağıtta bono faizlerinin ise çok kısa sürede yüzde 20'leri geçmesini ise tahmin etmediğini kaydetti.

Borsadan ve bono piyasalarından çıkan yabancı yatırımcıların Türkiye'den çıkmadığını belirten Kılıç, yabancıların repo piyasasında yüklü miktarda paralarının olduğuna dikkat çekti.

 

Dolarda 1.45'in üstü zor

Dolarda da kademeli yükselişin süreceğini belirten Kılıç, "1.35 YTL kırılırsa, 1.40'a doğru yükseliş olur. Ancak, kalıcı olarak 1.45'in üstüne yükseleceğini tahmin etmiyorum" dedi. Kılıç, kısa vadede doların 1.29 YTL'nin altına düşmesini de beklemediğini vurguladı. Kılıç, dolardaki yükseliş nedeniyle ithal mallarının pahalanmasına bağlı olarak ithalatın yavaşlayacak olması ve doğrudan yatırımların sürmesi nedeniyle 2008'de Türkiye'de cari açığın finansmanında bir problem yaşanmayacağını vurguladı. Kılıç, sanayicilerin kur riskinden dolayı vadeli işlemler piyasasını da kullanmaları gerektiğini ifade etti. 21.04.2008 09:46 [1314161]

 

Erken Rezervasyon Yaptırın %30 Ucuz

Devlet Gayrimenkul Zengini

 

Hazine, Günümüzde 2 Milyon 559 Bin 916 Adet Taşınmaza Sahip Bulunuyor. İstanbul'un Yüzde 34,1'ini, Ankara'nın Yüzde 20,1'ini, İzmir'in İse Yüzde 27,8'ini Devlete Ait Taşınmazlar Oluşturuyor.

 

Hazine, günümüzde 2 milyon 559 bin 916 adet taşınmaza sahip bulunuyor. İstanbul'un yüzde 34,1'ini, Ankara'nın yüzde 20,1'ini, İzmir'in ise yüzde 27,8'ini devlete ait taşınmazlar oluşturuyor.

Günümüzde Hazine adına tescil edilmiş bina sayısı 104 bin 651'e ulaşıyor. Hazineye ait gayrimenkullerin 351 bin 72'sini arsalar, 470 bin 534'ünü araziler, 140 bin 12'sini bağ-bahçeler, 1 milyon 65 bin 300'ünü tarlalar, 259 bin 932'sini de ormanlar meydana getiriyor.

 

Mera, yaylak, kışlak, harman yeri ve panayır yeri gibi kamunun yararlanmasına tahsis edilen orta mallarının sayısı ise 67 bin 120'yi buluyor. Su ve su ürünü alanlarının sayısı 95 bin 956, maden ve ocak alanlarının sayısı bin 197, deniz dolgu alanlarının sayısı 634, tarihi ve kültürel alanların sayısı da 3 bin 508 olarak belirleniyor.

Hazineye ait gayrimenkullerin kapladığı alan da 138 milyar 132 milyon 8 bin 820 metre kareye ulaşıyor.

Bunun 95 milyar 376 milyon 722 bin metre karelik bölümünün üzerinde ormanlar yer alıyor. Tarlalar 18 milyar 916 milyon 650 bin, araziler 18 milyar 342 milyon 512 bin, orta malları 2 milyar 216 milyon 818 bin, arsalar da 1 milyar 201 milyon 577 bin metre karelik bir alan oluşturuyor.

Bağ-bahçelerin kapladığı alan 692 milyon 235 bin metre kareyi, binaların kapladığı alan ise 571 milyon 584 bin metre kareyi buluyor.

Taşınmaz adedine göre, Konya, Hazinenin en fazla taşınmazının olduğu il olarak ortaya çıkıyor. Bu ilimizde Hazineye ait 123 bin 510 adet mülk bulunuyor.

Konya'yı 93 bin 161 taşınmaz ile Kayseri, 81 bin 659 taşınmaz ile Ankara, 73 bin 518 taşınmaz ile de Mersin izliyor. Devletin İstanbul'daki gayrimenkul sayısı 66 bin 420, İzmir'de 73 bin 189, Antalya'da 78 bin 284, Sivas'ta ise 74 bin 385 olarak tespit ediliyor.

Devletin adet olarak en az taşınmazının olduğu ilin ise 3 bin 20 adet taşınmaz ile Rize olduğu görülüyor.

Kapladıkları alan bakımından ise Balıkesir, devletin en fazla taşınmaza sahip olduğu il olarak ortaya çıkıyor. 15 milyar 119 milyon metre karelik yüzölçüme sahip Balıkesir'in 6 milyar 829 milyon metre karelik bölümünü Hazine taşınmazları oluşturuyor. Bu şekilde Balıkesir'in yüzde 45,2'lik bölümü devlete ait bulunuyor.

Kapladığı saha bakımından Balıkesir'i 6 milyar 750 milyon metre karelik Hazine taşınmazı ile Konya izliyor.

Ancak, Hazine taşınmazlarının il yüzölçümüne oranı bakımından Balıkesir'in hemen ardında yüzde 42,5'luk oran ile Kırklareli yer alıyor. Yüzde 37'lik oran ile Karabük, yüzde 35,2'lik oran ile de Adıyaman, bu 2 ili takip ediyor.

Devlet, Hazine taşınmazlarının kapladığı alan bakımından İstanbul'un yüzde 34,1'ine, Ankara'nın yüzde 20,1'ine, İzmir'in yüzde 27,8'ine, Adana'nın yüzde 32,4'üne, Antalya'nın yüzde 21,7'sine, Bursa'nın da yüzde 25,6'sına sahip bulunuyor.

Mülkiyet açısından Hazinenin en az söz hakkı olan il ise Hazine taşınmazlarının il yüzölçümünün sadece yüzde 1,1'ini kapladığı Kilis olarak görülüyor. Kilis'te özel mülkiyet oranı yüzde 89,9'a ulaşıyor.

Kilis'i, yüzde 1,5'luk Hazine mülkiyeti ile Rize, yüzde 2,4 ile Hakkari, yüzde 2,5 ile Artvin, yüzde 2,7 ile de Giresun ve Tunceli izliyor. (Anadolu Ajansı) 21.04.2008 10:24 [

Domates üreticisini Rusya korkusu sardı  

MUĞLA (İHA) - Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürü Ali Boğa, Muğla'nın Fethiye ilçesinde düzenlenen toplantıda Fethiyeli domates üreticilerine Rusya'ya ihracatta sorun yaşadıklarını belirterek, Rusya'nın her an ithalatı durdurabileceği uyarısında bulundu.

 

Türkiye ihracat rakamları konusunda üreticileri bilgilendiren İhracat Genel Müdürü Ali Boğa, "2002 yılında ihracatımız 36 milyar 100 milyon dolar olarak gerçekleşmişti. Bir yıllık ihracatı 2008 yılında 3 ay 10 günde aştık. Cuma günü günlük ihracat rakamımız 1 milyar 250 milyon dolar olarak gerçekleşti. Muğla'da ihracat artışı yıllara göre; Türkiye genelinin 2 katıdır. 2007 yılında ülke geneli ihracatı yüzde 25, Muğla'da ise yüzde 51 artmıştır. Domates ihracatında Mersin ve Antalya'nın ardından üçüncü sırada Fethiye gelmektedir. Bu dönemde Rusya'dan yine ültimatomlar alıyoruz. Rusya 52 ayrı partide kriterlere göre limit aşımı belirlemiş. Rusya 'yaş sebze ve meyve ithalatımı her an durdurabilirim' uyarısında bulunuyor. Bunun sonrasındaki felaketi düşünmek istemiyorum. İhracat kapısının 12 ay açık olması, durmaması lazım. 2009 yılında kayda bağlı olmayan ürünün ihracatına izin vermeyecek bir uygulama başlatacağız" dedi.


Muğla Valisi Lütfi Yiğenoğlu ise toplantıda yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Muğla'da 261 bin turistik belgeli yatak var. Buraya gelen ve konaklayan insanlar, bu misafirler burada bizim ürünlerimizi tüketiyorlar. Bu da görünmeyen ihracattır. 463 bin ton üretimimizden ancak 86 bin tonunu ihraç edebiliyoruz. İhracat bizim itibarımızdır. Siz üreticiler bu itibarımızı zedelemeyin

İstanbul'da çocuk işçiler 14 saat çalışıyor  

İstanbul (AA)- İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Çocuk İşçiler Çalışma Grubunca 195 çocuk ve genç işçiyle yapılan anket, katılımcıların yüzde 62'sinin günde 14 saat çalıştırıldığını ortaya koydu.


23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla gerçekleştirilen ''2008 Çocuk ve Genç İşçiler İş Gücü'' anketi, 7-18 yaş arası 195 çocuk ve genç işçiyle Şubat ve Mart aylarında gerçekleştirildi.Çocuk İşçiler Çalışma Grubu sorumlusu avukat Seyhan Akşen Paksoy, ankete katılan çocukların bir bölümünün ailelerinin şehir dışında yaşadığını ve bunların adeta ''kiralandığını'' belirterek, ''24 saatlerini çalıştıkları atölyede geçiriyorlar. Köle gibi çalıştırılan bu çocukların çocuklukları ellerinden alınıyor. Aileleri tarafından adete işverenlere terk edilmişler. Ben gördüklerimin tanığıyım, takipçisiyim. Taşın üstünde 4 kauçuk parçası üstünde yatan çocuklar gördüm. 2008 Türkiyesinde çocuk işçi olmamalı, genç işçiler de korunmalı" dedi.


Ankete göre, çocuk ve genç işçilerin yüzde 85'i ilk işe alındıklarında sağlık kontrolünden geçirilmiyor. Bunların yüzde 62'si 14, yüzde 38'i de 9 saat çalıştırılıyor. Katılımcıların yüzde 77'si de günde 11 saatin üstünde çalışıyor. 14 saat çalıştırılan çocuklar, ancak verilen yarım saatlik yemek molasında dinlenme fırsatı bulabiliyor.
16 yaş altı çocukların yüzde 85'i, 16 yaş üstünün ise yüzde 52'sinin sigortalı olmadığını da ortaya koyan ankete göre, genç işçilerin yüzde 64, çocukların ise yüzde 73'ünün iş sözleşmesi bulunmuyor.

 

nket, genç ve çocuk işçilerin çok düşük ücretlerle çalıştırıldığını da ortaya koydu. Buna göre, 195 işçinin yüzde 35'i asgari ücretin altında çalışıyor. Ankete katılanların yüzde 79'unun ailesi yoksulluk sınırında, yüzde 21'inin de yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Anketle, 12-16 yaş grubu işçilerin yüzde 58, 16-18 yaş grubunun da yüzde
42'sinin eğitime devam etmediği belirlendi.

İş Bankası'ndan TBMM'ye 3 Milyon YTL Kaynak

 

TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil, TBMM Personel Maaşı ve Diğer Özlük Haklarının Ödenmesi İçin Yeni Bir Sözleşme İmzalanan İş Bankası'nın, Kuruma 3 Milyon YTL Kaynak Tahsis Ettiğini Belirtti.

 

TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil, TBMM personel maaşı ve diğer özlük haklarının ödenmesi için yeni bir sözleşme imzalanan İş Bankası'nın, kuruma 3 milyon YTL kaynak tahsis ettiğini belirterek, ''Bu para, kadrolu, sözleşmeli, geçici ve sözleşmeli milletvekili danışmanlarından oluşan 1. grup personele kişi başına 700 YTL, diğer kurumlardan geçici görevlendirilen 2. grup personele ise 300 YTL olarak dağıtıldı'' dedi.

 

DTP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis'in, Meclis personel ücretleri ve servis araçlarına ilişkin soru önergesine Pakdil, yazılı yanıt verdi.

Pakdil, ekonomik ömrünü tamamlayan servis araçlarının yerine yenilerinin hizmete konulmaması nedeniyle TBMM Başkanlık Divanı'nın 10 Ekim 2003 tarihinde aldığı kararla, personel servislerinin kaldırıldığını ifade etti.

TBMM personel maaş ve diğer özlük haklarının ödenmesi konusunda Türkiye İş Bankası Genel Müdürlüğü ile 16 Ekim 2003 tarihinde 5 yıllık sözleşme yapıldığını ancak Kasım 2008'de sona erecek olan sözleşme öne alınarak, 5 yıllık yeni bir sözleşmenin imzalandığını belirten Pakdil, şunları kaydetti:

''Banka Genel Müdürlüğünce kurumumuza 3 milyon YTL tutarında kaynak tahsis edilmiştir. Tahsis edilen para, kadrolu, sözleşmeli (4/B), geçici (4/C) ve sözleşmeli milletvekili danışmanlarından oluşan 1. grup personele kişi başına 700 YTL, diğer kurumlardan geçici olarak görevlendirilen 2. grup personele ise 300 YTL olarak dağıtılmıştır.

Dağıtımdan sonra kalan 660 bin 300 YTL'lik tutar, nemalandırılmak ve TBMM Başkanı'nın onayıyla belirlenecek usul ve esaslara göre harcama yapılmak üzere, maaş dağıtılan bankada açılan yatırım hesabında tutulmaktadır.'' (Anadolu Ajansı) 21.04.2008 10:

Otomotiv Devleri Çin'de Buluştu

Çin'de Düzenlenen Otomobil Fuarı Büyük İlgi Görüyor.

 

 

 

Çin'de düzenlenen otomobil fuarı büyük ilgi görüyor.

İşte yeni modeller

Dünyanın en büyük firmalarının katıldığı fuarda 900 araç sergileniyor. Fuarı kapanış gününe kadar toplam 600 bin kişinin ziyaret etmesi bekleniyor.

 

Otomotiv sektörü için son yıllarda en önemli pazarlardan biri haline gelen Çin'de 2008 ilk çeyrek itibariyle otomotiv satışları yüzde 20 artış göstererek 1.85 milyon adete çıktı. General Motors, Volkswagen, Ford ve BMW gibi otomotiv devleri de Çin'deki faaliyetlerini genişletmek için yeni planlar yapıyor.

  21.04.2008 09:46 [1314159]

 

Ölmüş Kamu Çalışanı Yakınına Aylık

 

SGK, Düzenleme ile Ölüm Aylığı İçin Gerekli Prim Gün Sayısının Bin 800'e Düşürülmesi Dolayısıyla, Ölen 28 Bin Kamu Çalışanı Yakınına Ölüm Aylığı Bağlanacağını Bildirdi

 

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkan Vekili Tahsin Güney, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası’nda yapılan düzenleme ile ölüm aylığı için gerekli prim gün sayısının bin 800'e düşürülmesi dolayısıyla, ölen 28 bin kamu çalışanı yakınına ölüm aylığı bağlanacağını bildirdi

Günay, ”Ölüm aylığı almak için memurlarda 10 yıl (3 bin 600 prim gün) şartını bin 800’e düşürdük. Mevcut durumda 10 yıl hizmeti bulunmaması nedeniyle aylık bağlanamayan kamu çalışanları prim gün sayısının düşürülmesiyle birlikte aylık almaya başlayacak” dedi.

 

SGK Başkan Vekili Güney, düzenlediği basın toplantısında TBMM'den geçen Sosyal Sigortalar ve Genel Salık Sigortası Yasa ile getirilen düzenlemeler hakkında bilgi verdi. Yasanın Cumhurbaşkanı'ndan onay bekleme aşamasına geldiğini dile getiren Güney, iyileştirme getiren maddeleri mevcut sistemdeki memurlara uyguladıklarını ifade etti. Güney, esnaf için de önemli düzenlemeler yapıldığını savundu. Yapılan düzenlemeyle Bağ-Kur’luların da geçici iş göremezlik ödeneği almaya başlayacağını dile getiren Güney, Bağ-Kur’luların sürekli iş göremezlik gelirinden de yararlanacağını kaydetti.

"MEMURLARIN ŞARTLARI İYİLEŞTİRİLDİ"

Malullük aylığına hak kazanmak için çalışanın çalışma veya meslekte kazanma gücünün yüzde 60’ını yitirmesi gerektiğinin altını çizen Güney, en az 10 yıl sigortalı olan ve bin 800 prim günü dolduran çalışanın malullük aylığı almaya hak kazanacağını söyledi. Sistemde bulunan memurların da bundan yararlanacağına dikkat çeken Güney, memurlarda bunun daha önceden 3 bin 600 prim gün olduğunu dile getirdi. Güney, sürekli başkasının bakımına muhtaç olanlarda ise sigortalılık süresi aranmaksızın bin 800 prim günü dolduranların malullük aylığı alabileceğini dile getirdi. SSK’lılarda daha önceden bunun bin 800 prim günü veya 5 yıl sigortalılık süresi ve her yıl için ortalama 180 gün olduğunu hatırlattı.

PRİM GÜNÜN DOLDUĞU TARİHTEKİ EMEKLİLİK YAŞI GEÇERLİ

Sistemde olan kişilerin prim gün sayısının dolduğu tarihteki emeklilik yaşının geçerli olacağını vurgulayan Güney, şu örnekleri verdi:

“2008 yılında 10 yaşında sisteme girmiş olan bir kişi 2028 yılında 7 bin 200 prim günü dolduracak. Yani 30 yaşında olacak. 2028’deki emeklilik 60. Emekli olmak için 30 sene bekleyecek, 2058 yılında emekli olabilecek. 2008 yılında 40 yaşında sisteme giren çalışan da 4 bin 600 günü olduğu taktirde emekli olabilecek. 7 bin 200 şartı aranmayacak. Fakat, 60 yaş yerine 63 yaşında emekli olacak. 3 yıl ilave edilecek. 65 yaşında olması durumunda ise 3 yıl beklemeyecek.”

“9 BİN PRİM GÜN SAYISINI KAYIT DIŞININ ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN İSTEMİŞTİK”

Bir gazetecinin 7 bin 200 günü dolduran çalışanın kayıt dışı çalışma olasılığının olduğunu hatırlatması üzerine Güney, 9 bin prim gününü bu nedenle istediklerini söyledi. Güney, çalışanın 7 bin 200 günden sonra sistemden çıkması halinde alacağı aylığın düşeceği uyarısında bulunurken, sigortasız işçi çalıştırmanın işveren için büyük risk olduğunu ifade etti.

2036 yılından sonra emeklilik yaşının kademeli olarak 65’e yükseltileceğini kaydeden Güney, “Aylık bağlama oranları ise yeni sisteme gireceklerde yüzde 2 olarak belirlendi. Kanun yürürlülük tarihinden sonra gün sayısı 3 bin 600’e tamamlayanlar her bir yıl için bu oran yüzde 3 olacak. Sistemdeki memurlarda ise 25 yıl için yüzde 75, her bir yıl fazlası için yüzde 1 artırım devam ederken, sisteme yeni girecek olan memur için aylık bağlama oranı yüzde 2 olacak” diye konuştu.

YEŞİL KART ALMAK KOLAYLAŞIYOR

Ölüm aylığını almaya hak kazanmak için memurlarda 10 yıl (3 bin 600 prim gün) şartının bin 800’e düşürüldüğünü belirten Güney, mevcut durumda 10 yıl hizmeti bulunmaması nedeniyle aylık bağlanamayan 28 bin kişinin de bu haktan yararlanacağını vurguladı. Yeşil kartlıların da normal sigortalılar gibi sağlık hizmetlerinden faydalanacağını kaydeden Güney, “Yeşil kart almak daha kolaylaştı. Net asgari ücretin üçte birinden daha az geliri olanlar yeşil karttan faydalanabiliyordu. Düzenleme ile artık bunu brüt asgari ücret üzerinden belirleyeceğiz. 2 yıl içinde de yeşil kartı kaldıracağız” dedi.

9 milyon 400 bin yeşil kartlı olduğuna dikkat çeken Güney, gelir testinin sağlıklı yapılması halinde yeşil kartlı sayısında artış değil düşüş beklediğini dile getirdi.

SGK, BAKANLAR KURULU KARARINI DEĞİŞTİREBİLECEK

Özel Sağlık kuruluşlarının aldığı ilave ücretlerin Bakanlar Kurulu tarafından belirleneceğini anımsatan Güney, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun Bakanlar Kurulu kararının altında bir oran belirleme yetkisine sahip olduğunu ifade etti.

81 BİN KİŞİYE 70 MİLYON YTL YANLIŞ ÖDEME YAPILDI

81 bin yaşlı ve özürlü yurttaşa kanunun bilinmemesi veya uygulamadan kaynaklanan nedenlerle yersiz ödeme yapıldığını vurgulayan Güney, bunlar üzerindeki icra takiplerinin kaldırıldığını vurguladı. Güney, şimdiye kadar yanlışlıkla 70 milyon gereksiz ödeme yapıldığına dikkat çekti.

“TEKNİK OLARAK Anayasa Mahkemesi’NDE SORUN OLMAZ”

Bir gazetecinin suiistimal edilecek maddeler var mı sorusu üzerine Güney, her maddenin avantajlarının yanında dezavantajlarının da olduğunu dile getirerek, yasaları suiistimal edilebilir diye hazırlamadıklarını belirtti.

Anayasa Mahkeme’si bu yasayı da iptal eder mi sorusuna Güney, şu yanıtı verdi:

“Kanun çalışmalarını akademisyenlerle yaptık. Mevcut memur ayrımına gitmek zorunda kaldık. Kamuyu sistem dışında bıraksaydık standardizasyon olmazdı. Yasa Cumhurbaşkanında. Cumhurbaşkanı ve Anayasa Mahkemesi’nin kendi görüşleri farklı olabilir. Teknik olarak Anayasa Mahkemesi’nde sorun olacağını düşünmüyorum. Ama taktir yüce yargının.” 2 saat önce.. [

 

Petrol Yeni Rekor Kırdı

 

Uluslararası Piyasalarda Petrol Fiyatları 117 Doların Üzerine Çıkarak Yeni Bir Rekor Kırdı.

 

Uluslararası piyasalarda petrol fiyatları 117 doların üzerine çıkarak yeni bir rekor kırdı.

Asya elektronik borsasında ABD tipi hafif ham petrolün Mayıs teslimi fiyatı 117,05 dolara kadar çıkarken, Brent tipi ham petrolün Haziran teslimi fiyatı da 3 sent artışla varili 113,95 dolar oldu.

Petrol fiyatlarının yükselmesinde, OPEC yetkililerinin 'örgütün petrol üretim miktarını artırmayacağına' yönelik açıklamaları etkili oldu.

 

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) Başkanı Şekip Halil, yüksek petrol fiyatlarını düşürmek için, petrol üretim miktarını artırmaya gerek olmadığını söylemişti.

OPEC Genel Sekreteri ABDullah El-Badri de yüksek petrol fiyatlarının arz sıkıntısı nedeniyle ortaya çıkması halinde grubun üretim miktarını artırmaya çekinmeyeceği, ancak daha fazla petrolün yüksek fiyat sorununu çözmeyeceğini savunmuştu.

Nijerya'da petrol boru hattına yapılan saldırılar da, petrol fiyatlarındaki artışın sebepleri arasında gösteriliyor. 21.04.2008 11:16 [1314319]

TMSF, Demirel Ailesi ile Anlaştı

 

TMSF, Fon Alacaklarının Tahsili İçin Banka Hakim Ortağı Yahya Murat Demirel Hakkında Yürüttüğü Takip Kapsamında Devraldığı Demirel Ailesine Ait 9 Şirketin Yönetim ve Denetimlerini İade Edecek.

 

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ile Demirel ailesi ile anlaştı.

TMSF, Egebank A.Ş.'den kaynaklanan Fon alacaklarının tahsili amacıyla Banka hakim ortağı Yahya Murat Demirel hakkında yürütülen takip kapsamında devraldığı Demirel ailesine ait 9 şirketin yönetim ve denetimlerini iade edecek. Buna karşılık, TMSF'nin bağlantılı kişilerden tahsil ettiği 62.4 milyon YTL, uzlaşma bedeli olarak Fo'a ödenmiş sayılacak.

 

TMSF'den yapılan açıklamaya göre, varılan anlaşma gereği, Demirel ailesi Fon'a karşı açtığı tüm davalardan feragat edecek. Yahya Murat Demirel ve diğer kişilerle ilgili yürütülen takip ve tahsil işlemlerine Fon tarafından devam edilmesi kaydıyla, Şevket Demirel ve bağlantılı kişilere mutabakat konusu işlemlerle ilgili yürütülen takip ve tahsil işlemlerine son verilecek.

TMSF tarafından, Egebank A.Ş.den olan kamu alacağının takip ve tahsiline yönelik olarak Yahya Murat Demirel ve Egebank A.Ş. nedeniyle borçlu bulunan diğer gerçek ve tüzel kişilerle ilgili olarak dava ve takiplere devam edilecek.

 

-SÜREÇ NASIL GELİŞTİ

 

Egebank A.Ş.'den kaynaklanan Fon alacaklarının tahsili amacıyla; 2005 yılından itibaren Fon tarafından banka hakim ortağı Yahya Murat Demirel hakkında yürütülen takip işlemlerine ek olarak Şevket Demirel ve diğer aile fertleri ve bu kişilerin yönetim ve denetimindeki şirketlere yönelik olarak takip işlemleri gerçekleştirilmiş, şirketlerin yönetim ve denetimi devir alınmıştı. Söz konusu işlemlerle ilgili olarak muhatapları tarafından Fona karşı adli ve idari yargıda davalar açılmış, konuya ilişkin hukuki süreçlerde yargı organlarınca Fonun işlemlerinin önemli bir bölümünün yürütülmesinin durdurulduğu, genel olarak söz konusu davaların Fon aleyhine geliştiği veya sonuçlandığı görülmüştü. (ANKA)

(NUR/NB/ZG) (Ankara Haber Ajansı) 5 saat önce.. [1314460]

Türk Ekonomisi 'Yumuşak İniş'te

 

IMF'nin Avrupa Ekonomileriyle İlgili Tahmin ve Değerlendirmelerinin Yer Aldığı Bölgesel Ekonomik Görünüm Raporu Yayınlandı, Raporda, Türkiye'nin Önümüzdeki Dönem Ekonomik Durumu da Yer Aldı.

 

IMF'nin Avrupa ekonomileriyle ilgili tahmin ve değerlendirmelerinin yer aldığı Bölgesel Ekonomik Görünüm Raporu yayınlandı. Raporda, Türkiye dahil yükselen Avrupa ekonomilerinin kısa vadeli görünümü için "Hızlı büyüme döneminden sonra daha ağır ve kolay denetlenen bir büyüme oranına geçiş" anlamına gelen "soft landing- yumuşak iniş" tanımı yapıldı.

IMF'nin "Avrupa, Risklerin Yeniden Değerlendirilmesi" altbaşlıklı Bölgesel Ekonomik Görünüm raporu yayınlandı. Raporda IMF Dünya Ekonomik Görünüm Raporu kaynak gösterilerek Türkiye dahil Avrupa ülkelerinin 2008-2009 yıllarına ait büyüme ve enflasyon tahminlerine de yer verildi. Buna göre, Türkiye'nin reel GSYİH'sı bu yıl yüzde 4 büyüyecek. Türkiye 2009'da yüzde 4.3 büyüme kaydedecek. Avrupa Bölgesel Ekonomik Görünüm Raporu'nda Türkiye'de enflasyonun bu yıl tüketici fiyatlarıyla yüzde 7.5, gelecek yıl ise yüzde 4.5 artacağı tahmin edildi.

 

Cari işlem açığının GSYİH'ya oranının ise 2008 için yüzde 7.6 olacağı, kamu dengesinin yüzde 2.1 ile negatifte olacağı belirtildi.

 

- AVRUPA'NIN YÜKSELEN EKONOMİLERİNDE DURUM -

 

Raporun, Avrupa'nın yükselen ekonomilerine ayrılan bölümünde büyümenin yüksek düzeylerden inişe geçtiği, enflasyonun bir kaygı konusu olarak varlığını koruduğu belirtildi. 2007'de yükselen Avrupa ekonomilerinde büyümenin, Avrupa'nın diğer ülkelerini geride bıraktığı, ekonomik etkinliğin konut yatırımları dahil güçlü iç taleple desteklendiği, Baltık ülkeleri, Romanya ve Sırbistan dahil bazı ülkelerde vergi teşviklerinin talep baskısına eklendiği kaydedildi. Cari işlemler açıkları genişlemişken kimi ekonomilerde enflasyona yol açabilen aşırı ısınma endişeleri bulunduğu kaydedilen raporda kimi durumlarda ücretlerin verimliliği de geçecek şekilde önemli oranda arttığına değinildi. Raporda şöyle denildi:

"-Ana enflasyonda hızlı yükselme büyük ölçüde gıda ve enerji fiyatlarından kaynaklandı ancak çekirdek enflasyonda baskı da yoğunlaştı. Gıda fiyatlarındaki artışlar, yükselen Avrupa'daki (Güneydoğu Avrupa'da, Baltık ülkelerinde ve Ukrayna'da) enflasyon üzerinde özellikle geniş etkide bulunmuştur. Bunun nedeni gıdanın tüketim sepetlerinde aldığı büyük yer ve bölgesel arz şoklarıdır.

-Ekonomik etkinlik az sayıda yükselen Avrupa ülkesinde, 2007'nin ilk kısmında, ülkelerin kendilerine özgü koşullarına bağlı sebeplerle ılımlı olmuştur. Macaristan'ın mali istikrarı sağlamak için kamu finansmanında sıkı uygulamaya gitmesi özel tüketim ve yatırımı azaltmıştır. Türkiye'de de ekonomik etkinlik; tarımsal üretimde kuraklıkla bağlantılı keskin düşüşün, önceki para darlığının geciken etkilerinin, liranın yenilenen gücünün yansıttığı gibi, zayıflamıştır.

-Yükselen Avrupa, finansal piyasalardaki çalkantıdan ve gelişmiş ekonomilerdeki yavaşlamadan etkilenecektir. Avrupa ekonomisinde süregelen entegrasyondan kaynaklanan büyüme ivmesi ve geçmişteki yapısal reformlardan elde edilen yararlar, bölgenin esnekliğini güçlendirmiştir. Bununla birlikte ekonomilerin ticarete daha fazla açılması ve finansal akışlar onları küresel gelişmelerden kaynaklanan yayılma etkisi karşısında kırılgan bırakmaktadır. İthalat, perakende satışlar ve kredi büyümesi konusunda elde edilebilen son veriler ekonomik etkinlikte yumuşamayı, Baltık ülkeleri ve Slovenya dahil, muhtelif ekonomilerde görünür kılmaktadır. Güven göstergeleri de geçen yazdan bu yana aşağı yönelmiştir."

 

- ANA GÖRÜNÜM: YUMUŞAK İNİŞ -

 

IMF Avrupa raporunda, yükselen Avrupa ülkeleri için temel görünümün göreceli bir "yumuşak iniş (soft landing)" olduğu belirtildi. Terim bir ekonominin hızlı bir büyüme döneminden sonra daha ağır ve denetlmenebilir bir büyüme dönemine geçişi için kullanılıyor. Büyümenin yükselen Avrupa'da 2007'deki ortalama yüzde 6.9'luk rakamdan, 2008'de yüzde 5.5'e ineceği, bu "yumuşak inişin" bir dereceye kadar 2009'da da süreceği bildirilen raporda, ana enflasyonun 2008'in ikinci yarısında, gıda ve enerji fiyatları "ılımlı" konumdayken düşeceğinin beklendiği kaydedildi. Rapora şöyle devam edildi:

"-İleriye yönelik tahminler, dış talep zayıflar ve bölgeye finans akışındaki kesinti sınırlı kalırken, iç talebin büyümeye hız kazandırmaya devam edeceğini varsaymaktadır. Bununla birlikte zarar riski özellikle büyük dış dengesizliğe sahip ülkeler için temel risktir. En yüksek potansiyel risk, dış yatırımcıların bölgeye yönelik önemli kısıntı yapmaları riskidir.

-Finansal piyasalardaki çalkantının etkisi, şu ana değin yükselen Avrupa ekonomilerinde, diğer yükselen piyasalara göre daha büyük olmuştur, bu bölgenin dış finansmana yüksek bağımlılığını yansıtmaktadır. Bölgenin büyük bölümündeki bankacılık sistemine hakim olan yabancı bankalar fon maliyetlerindeki artışı yansıttığı için kredi faizleri yükselmiştir, ancak ödünç vermede reel faizler hala düşüktür. Piyasa finansmanının maliyeti de yükselmiştir, piyasa fonlarına erişim daha zor hale gelmiştir.

-Dış borç spreadleri oldukça genişlemiş, menkul kıymet piyasalarında satışlar görülmüştür. Özel sektörün bono ihracı 2007 ortalarından sonra hızla daralmıştır. Sonuç olarak Baltık ülkeleri, Hırvatistan dahil muhtelif ülkelerde, kredi büyüme oranlarında çok yüksek düzeylerden iniş başlamıştır. Türkiye içindeki bankalara seküritizasyon kredilerinden kaynaklanan fonlamada daralma yaşanmıştır, sendikasyon kredilerinde de yavaşlama ve içteki bankaların dış fonlarını yerel para birimine çevirmede başvurdukları döviz takas piyasasındaki likiditede azalma olabilecektir."

     Küresel ekonomideki yavaşlamanın ne kadar ve hangi derinlikte devam edeceği ve bunun yükselen Avrupa ekonomilerine ne şiddette yansıyacağı konusunda önemli bir belirsizlik bulunduğu kaydedilen raporda, "Görünümün esasında belirsizlik bulunmaktadır" denilerek şöyle devam edildi:

     "İlk olarak yükselen Avrupa ekonomileri küresel yavaşlama karşısında Avrupa'daki gelişmiş ekonomilere göre daha kırılgan olabilirler. Keskin düşüşün doğrudan ticari etkisinin orada daha önemli olma olasılığı bulunmaktadır, çünkü bölge ülkeleri büyük oranda GSYH'larının yüzde 30 ile yüzde 80'ini oluşturan ihracat nedeniyle açık ülkelerdir. İhracatın büyük bölümü de diğer Avrupa ekonomilerine yapılmaktadır.

     İkinci olarak, 2008'de gıda fiyatları enflasyonundaki ılımlı gidişin çapını kestirmek güçtür. İç arz şoklarının yavaş yavaş ortadan kalkması olası idiyse de biyoyakıt ürünlerine yönelik yüksek küresel talep fiyat artış baskısı oluşturmayı sürdürebilir. Aynı zamanda petrol fiyatları sıkı arz koşulları arasında biraz daha yükselebilir.

     Üçüncü konu ise bölgenin dış sermayeye yüksek orandaki bağımlılığıdır. Bu bağımlılık bölgeyi sermaye akışında baş gösteren bir kısıntıya maruz bırakabilir. Yükselen Avrupa ekonomileri diğer yükselen ekonomilere oranla bankacılık sisteminin aracılık ettiği dış akışlara daha fazla dayanmaktadır. Baltık ülkelerinde, Romanya, Sırbistan ve Ukrayna'da iç kredilerin yüzde 25'inden fazlası dışarıdan alınan ödünç fonlarla finanse edilmektedir. Sermaye akışları tarafından tahrik edilen hızlı kredi büyümesi son yıllarda ekonomik etkinliği artırmıştır. Burada keskin bir düşüş tüketimi de yatırımı da azaltacaktır." (ANKA)

(ORH/ZG) (Ankara Haber Ajansı) 4 saat önce.. [1314613]

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bugün 12 ziyaretçi (23 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol